ÇÜRÜDÜĞÜNÜ BİLE ANLAMAYANLAR

28-04-2017

“Cenaze yıkamaktan para, kefenlemekten para, hatimden para, mevlitten para, cenaze namazından para, terkinden para, yedinden para, kırkından para, ramazanda mukabelesinden para, bu bundan vazgeçer mi?

Ondan besleniyor.

Mesele para menfaat.

Allah rızası için ağzını açan yok, menfaatperestlik.”

On yıllardır sohbetlere giden ülkeyi karış-karış gezen bir değerli Kuran âliminin, ilmiyle ilgili yazdığı kitaplardan telif ücreti bile almayan, telif ücreti yerine kitaplarının bir kısmını alıp, onları da eğitim verdiği üniversitede öğrencilerine ücretsiz dağıtan bir değerli insanın Mehmet Okuyan’ın sözleri bunlar.

“Ben devletten zaten maaş alıyorum” diyor ve ekliyor “Ben bir Kuran talebesiyim, Kuran talebesi bu işlerden para almaz.

KuranVahiy diye Allah rızası diye derdi olan bu işten para almaz, almamalı”

Ve soruyor...

“Almayan var mı?

Niye bu kadar bu dini programlar bu toplumun dönüşümünü sağlamıyor, niçin?

Hepsi mi yalan konuşuyor bunların, hayır.

Hepsi yalan konuşmuyor ama kahır ekseriyeti para için konuşuyor.

Bereketi yok.

Sözün bereketi yok.

Onun sözü buradan çıkıyor (ağzını gösteriyor) buradan çıkmıyor (kalbini gösteriyor) Gönülden çıkan ses gönüle gider.

Ağızdan çıkan ses kulak kepçesinde buharlaşıp gider.

O yüreğe inmez.

Bunlar Kuran okumaz bunlara Kuran inmemiştir.

İnmedi, eğer inseydi, peygamberlerin kıssalarını okuyacaklardı bu kitapta.

Eğer inseydi Hz. Nuhun şu sözünü duyacaklardı mutlaka.

Metnini bilirler ama manasını merak etmezler.

Hud suresi 29. Ayet, bunlara bir şey diyecekti.

 Ne diyor orada: Ey kavmim bu tebliğime karşı sizden hiçbir mal bir şey istemiyorum.

Başka bir ayette diyor ki: Benim ücretim Allaha ait. Sen kim oluyorsun da bana ne vereceksin.”

Ve ne diyor din bezirgânlarına

“Bizimkiler diyor ki ben istemiyorum veriyorlar.

Tabi canım, tabi canım, yalanını sevsinler.

Ne kadar masum bir yalan.

Sen iki kere alma bak bir daha veriyorlar mı?

Bir kere vermesinler bakalım bir daha gidiyor musun?

Yalancılığın bir alemi yok.

Menfaatperestliğin bir alemi yok.

Fakir peygamber fakir sahabeler anlatarak köşe olan hocaların dünyasındayız.

Köşe, Karun gibi, evine bak bindiği arabaya bak.

Servetine bak, taktığı kravata bak, bak anlarsın, giydiği ayakkabıya bak.

Yok be gözüm, çürümüşler bundan bir şey çıkmaz, buna özenilmez de.

Bu bir çürümedir çünkü.

Çürümenin en büyüğü nedir biliyor musunuz?

Çürüdüğünü bile anlamamaktır. “

Şimdi düşünün, din üzerinden para kazananlar deyince kim geliyor aklınıza?

Aklınıza gelen şehrinize gelmiş duydunuz mu?

Her sene olduğu gibi bu sene de şehrin en büyük alışveriş merkezi yine getirmiş bahsi geçenlerin en büyüğünü.

Dini sohbet, dinin tebliği alışverişe konu ise haliyle alışveriş merkezinde promosyon ve reklam tanıtım hizmeti olarak sunulması da normaldir.

Yine aynı mevzuya konu olacak bir örnek daha düştü telefonuma Batman’da bir market tarafından atılan miraç kutlama mesajının hemen devamında markasıyla birlikte yazılan gofret, deterjan, lokum çocuk bezi, şampuan fiyatları yazılarak miraç kutlaması ve reklam birbirine karıştırılmış.

En alta da marketin adresi yazılmış. Çirkinlik mi dersiniz, rezalet mi dilimin edep sınırlarındaki kelimeler hali tarif için kifayetsiz kalıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?