DAMLA, DAMLA İŞKENCE…

30-08-2018

Toprak, su, hava ve ışık olmazsa hayat ta olmaz.

Bu hayat kaynaklarının içerisinde en değerlisi kuşkusuz sudur.

Hiçbir canlı susuz asla yaşayamaz.

Bu önemli nimetin değerini ne yazık ki bilmiyor, israf ediyor ve kirletiyoruz.

Hatta her canlıya can veren suyu yeri geldiğinde insanoğlu birbirine işkence etmek için de kullanıyor.

1980 ve 90’lı yıllarda gözaltında işkence görenlerden çok dinledim su ile işkence seanslarını.

Aklı, mantığı vicdanı zorlayan su ile işkence sahnelerini o kadar duydum ki işkencecilerin ne kadar sadist ve zalim olduğunu daha çok anlamış oldum.

En büyük insanlık suçlarından birisi olan işkence yöntemleri ile tasdikli su, elektrikli su, lağım suyunda bekletme, kışın buz gibi suda bekletme, başını suya koyup nefes almasını önleme, gözleri kapalıyken tavandan su damlatma, gibi onlarca sulu işkence türlerini kendilerine uygulandığını bizzat duydum.

Anlayacağınız zalimler yeri geldiğinde Allah’ın en büyük nimetlerinden olan suyu bile insana zehir edebiliyorlar.

Geçmişte su işkencesi sadece gözaltı esnasında yapılıyordu şimdi ise adım başı sokaklarda her yerde yapılıyor.

Yaz kış sokaklarda dolaşırken habire başına klimaların damla damla suyu akıyor.

Her iş hanın, her evin, her kurumun mutlaka klimalarından aşağıya sular akıyor özgürce.

Klimaların hortumlarından akan su ya saçaklardan aşağıya doğru damlıyor ya da balkonlardan boş yere atık su kanalına gidiyor.

Atık su kanalına giden israf oluyor.

Binalardan cadde ve sokaklara damlayan su ise yoldan geçenlerin üstüne akarak işkenceye dönüyor.

Her klima kullanım ve havadaki ısıya göre günde 5 ile 10 litre su üretiyor.

Oysa bu sular damla damla israf ve insanların tepsine damla, damla akarak işkence olmaması gerekir.

***

Yıllar önce bir arkadaşım vardı İsrail dönüşü anılarını anlatırken en dikkatini çeken konulardan birisi de İsrail’de suyun damlasının bile değerlendirildiği ile ilgiliydi.

Klimaların deşarj borularından akan su ile ağaç ve bitkilerin sulandığını söylüyordu.

O zaman tatlı su kaynaklarının verimli toprakların olmadığı İsrail’in ekonomik ve her açıdan neden bu kadar güçlü olduğunu.

Damla suyun hesabını yapan İsrail ve bu bereketli topraklarda savurganca bir yaklaşım içerisinde olan bizler.

Bizde ancak su ile birbirimize karşı nasıl eziyet edeceğimiz buluşları peşindeyiz.

Yazın sıcak günlerinden birini yaşıyoruz binaların balkonları her gün yıkanılıp su israf edilirken bu su neden yıkamada değerlendirilmesi kimsenin aklına gelmiyor?

Birde etrafında onca su ihtiyacı olan ağaçlar ve kuşlar varken çoğunluk suyu inadına inadına israf edip saçaklardan insanların üzerine neden salınıyor?

Kış aylarında da kaldırımlara akıtılan su don esnasında buz tabakasına neden olup insanların düşüp bir yerlerini kırmasına neden oluyor.

Hiçbir kurum ve Allahın bir kulu da sorumsuzca klima sularını dışarıya özgürce deşarj edip insanlara işkence edene dur demiyor.

Belediye ve Çevre şehircilik Müdürlüğünün ilgili birimlerini göreve davet ediyorum.

Lütfen bir an önce klima sularını açıkta akıtıp rahatsızlık verenlere gerekli cezayı veriniz ve vatandaşı bu işkenceden kurtarınız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?