DEMOKRASİ TANTANASI

17-08-2016

Türkiye’de sadece AK Parti’nin 14 yıllık iktidarı döneminde demokratikleşme adı altında onlarca paket, Meclisten geçti.

Şu 12 Eylül Anayasasını demokratikleştirmek için yıllardır mücadele veriliyor.

Hemen her yasama döneminde demokratikleşme ile ilgili bir paket mutlaka Meclise gelir.

Demokrasi sağlanacak diye değişikliklerin ardı arkası kesilmiyor.

Bir paket meclisten geçmeden, bir paket hazırlığı daha yapıldı hep.

Her pakete de “bu yetmez”Tam Demokrasi, İleri Demokrasi” deyip bir daha, bir daha yeni paketler Meclis gündemine getirildi. 

Ama bir türlü gerçek bir Demokrasiye ulaşamadık bu ülkede.

Bu darbe şokunu henüz atlatmamışken milli mutabakat noktasında birlik olan AK Parti, CHP ve MHP harıl harıl Anayasamızı demokratikleştirmek üzere çalışıyor.

Kim bilir şu ömrümüzün geriye kalan bölümünde demokrasiye ulaşmak için daha kaç paket meclisten geçirecekler merak ediyorum.

Şahsen ömrüm, siyasilerin Demokrasi vaatleri ve tantanası ile geçti diyebilirim.

Ama yine de ömrünün yarım asırlık bir zaman dilimini devirecek biri olarak demokrasinin tam anlamı ile hakim olduğu bir döneme tanık olmadım.

Tabi, Demokrasi tam manada hayata geçmediği için despotluklar darbeler de hiç eksik olmadı.

15 Temmuzdaki hain darbe girişimi sonrasında gerçek bir demokrasi için büyük bir fırsat doğdu aslında.

Darbe sonrası Parlamentoda gurubu bulunan 4 siyasi partinin, darbeye girişimine karşı anlaştığı ortak deklarasyon metnini yayınlamaları, mutabakat, birlik ve demokrasinin tahsisine dair umutlarımızı arttırmıştı.

Sonraki süreçte de “Milli” olmadığı için HDP bu birlikteliğin dışında kaldı.

Halk iradesini üstün kılacak, darbelere bir daha fırsat vermeyecek bir yönetim biçimi hepimizin arzusudur.

Ancak ülkemizde Demokrasiyi ve yeni bir anayasayı inşa ederken 6 milyon oy almış bir siyasi partiyi dışarıda tutmak demokratik bir tutum değildir.

Oysa Demokrasiyi savunun her siyasi anlayışın, her bireyin önce farklı siyasi düşüncelere tahammülünün olması gerekir. 

Demokrasilerde ötekileştirme ve önyargıların yeri yoktur.

Muhalif olanların dışlandığı, ötekileştirildiği bir ortamda yeni anayasanın tam demokratik olması mümkün değildir.

Demokrasinin olmazsa olmazı, öncelikle hoşgörü ve tahammüldür.

Demokrasiyi savunan karşıt görüşlere, renklere, inançlara ve düşüncelere tahammülün olması gerekir.

Çoğulcu, özgürlükçü bir demokratik ve sivil anayasanın yapımına öncülük etmek için öncelikle demokrasi ve çoğulculuğu kabul etmektir.

Şimdi 3 siyasi parti harıl harıl bu ülkede bir daha darbeler yaşanmaması ve gerçek bir demokrasinin etkili olması için çalışıyor.

Yani Milli bir mutabakatla demokratik bir anayasa ve demokrasiyi inşa etmeye çalışıyorlar.

Görüşmeler sonunda Anayasa değişikliği ile ilgili anlaşma sağlanırsa belki de paket paket demokrasi gelecek ülkeye. 

Umarız en azından bu görüşmelere katılan tüm siyasi partiler, demokratik bir anayasa ve demokrasi için samimi davranırlar.

Sözün Özü; Hazır iklim elverişliyken, herkesi kapsayacak demokratik bir anayasa için bütün demokratik ve siyasi görüşlerin sürece dâhil edilmesi en mantıklı ve kazançlı yöntemdir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?