DİN, DİYANET VE SİYASET

06-05-2015

7 Haziran seçimlerinde en fazla polemik konusu olan, din ve diyanet işleri oluyor.

Bu tartışma da en çok AK Parti ve HDP arasında sürdürülüyor.

Tabi Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın da bu tartışmanın tarafları arasında hatırı sayılır bir yeri bulunmaktadır.

Sağ çizgide muhafazakâr liberal siyaseti yürüttüğü için 12 yıldır iktidarda olan AK Parti, sol çizgide 7 Haziran seçimlerinde din, inanç ve dolayısı ile en çok da İslam boşluğunu doldurmaya niyetlenen HDP arasında “din-diyanet” tartışması gittikçe alevleniyor.

HDP’nin inanç özgürlüğü noktasındaki hassasiyeti aslında yeni değildi, ancak bu seçimlerde İslami kimliğe sahip birçok dindar milletvekili adayının olması ve yine başta Alevi olmak üzere, Ezidi ve Süryani adaylarına da listede yer vermesi ile dikkatleri üzerine çekmişti.

Aslında toplumdaki tabuları yakma adına büyük bir risk de aldı HDP.

Bu risk 7 Haziran’da sandığa nasıl yansıyacak hep beraber göreceğiz.

HDP’nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın inanç özgürlüğü ile ilgili söyledikleri, toplumun çoğunluğunda inandırıcı ve samimi bulunması özelikle muhafazakâr ve İslami bazı hassasiyetleri olan siyasi partileri endişelendirmiş bulunmaktadır.

Bu partilerin başında da AK Parti geliyor.

AK Parti’nin diğer partilerden çok HDP’yi seçim öncesinde hedef almasındaki en büyük neden de HDP’nin yapılan anketlerde barajı geçiyor gibi görünmesinden kaynaklıdır.

Yapılan araştırmalarda şu ana kadar HDP’nin seçimlerde alacağı oy oranı tahmini % 9 ile 12 arasında değişiyor.

HDP’nin barajı aşması demek AK Parti’nin tek başına iktidar olması, başkanlık sistemi projesi hayalinin boşa çıkmasına kadar birçok hesabı alt üst edecek.

HDP’nin inanç noktasındaki değişimi ile birlikte ilgi odağı olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da kızdırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özellikle Batman ve Diyarbakır mitinglerindeki PKK üzerinden HDP’yi kastederek “Bunlar Zerdüştlük eğitimi veriyorlar, bunların İslamiyetli alakası yok” demesi ve Kur’an-ı Kerim’i eline alarak halka gösterip “Biz ise Kürtçe kuran mealini çıkarıyoruz” demesi de kamuoyunda ciddi manada tartışmayı alevlendirdi ve kamuoyunda rahatsızlığa neden oldu.

Din ve diyanet üzerine yapılan tartışmaların, seçim sürecinde siyasi partilerin birbirlerini yıpratma amacı ile yapıldığı kanısı kamuoyunda hâkimdir.

Elbette İslam ve devlet ilişkilerinde olduğu gibi,  diyanetin işleyişinde ve uygulamaların da sıkıntılar var. 

Zaten devleti yönetenler İslami ilke ve kurallara uymuş olsalardı bu ülkede hiçbir sorun yaşanmazdı.

Eğer mevcut siyasi partilerin devletin genel işleyişini değiştirme gibi bir hedefi varsa bunu topluma anlatmalarında ve vaat etmelerinde bir sakınca yoktur.

Ama İslam hukukunun yaşamın her alanda uygulanması gibi bir dertleri yoksa dini siyasete alet etmemeleri gerekir

Çünkü dini siyasete alet etmek çok tehlikelidir, hele hele ne gerekçe ile olursa olsun meydanlardan Kur'an’nın sallanması doğru değildir.

Kim ve hangi sıfat ve gerekçe ile bunu yaparsa yanlış yapar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?