Din için Dine karşı

Din için Dine karşı
26-09-2022

Bazen din için yaptığınızın dine en büyük zararı verdiğini bizden iyi bilen yoktur.

Çünkü biz bu coğrafya da din ve sözüm ona Allah adına işlenen nice cinayete tanıklık eden bir halkız.

Çünkü biz din ve Allah adına iktidara gelip meydanlarda Allah’ın kitabını sallayıp oy isteyen bir iktidarla 20 yıldır sınanıyor ve ne kadar çirkinlik varsa hepsinin altında eziliyoruz.

Çünkü biz, her ne kadar din ve ruhban sınıfı olmayan bir dine inansak da inandığımızın aksine türlü türlü sınıf ve makamlar üreten adına şeyhlik, seyidlik ya da ne derseniz deyin babadan oğula saltanatla geçen sınıflar ve makamlar üretmişiz. Hatta daha da ileri gidip; Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır demişiz.

Ve hatta haddimizi aşıp kim olduğuna ve ne yaptığına bakmaksızın Ulul Emre itaat farzdır demişiz ve bunu hadis sanıp peygamberimize dayandırmışız.

Her kim ki bu topraklarda din adına çıkıp din için çalıştığını söylediyse dine en çok zararı o vermedi mi? Hizbullah mı, İşid mi, Taliban mı, Boko Haram mı FETÖ mü ve bunların benzerleri, en büyük dindarlığı ya da kindarlığı kim yaydı?

Çok tartışıldı, çok yazıldı konuşuldu. Nasıl oluyor da 20 yıldır muhafazakar bir parti iktidardayken gençler dinden uzaklaşıyor, ne yaptılar da gençler dinden soğudu?

Şimdi bunu yeniden ısıtıp masaya koymanın ne gereği var diyorsunuzdur. Neden mi? Çünkü İran’da başlayıp tüm dünyaya yayılan bir tepki bir başkaldırı var. İran’a karşı mı İran’ın dayattığı yaşam kültürüne karşı mı yoksa başörtüsü üstünden dine yani İslam’a karşı mı?

İran yaklaşık on gündür kaynıyor ve dünyayı kaynatmaya başladı. Elbette ki bunda Amerika ve müttefiki İran karşıtı devletlerin de payı var.

İran’da 22 yaşındaki Mahsa Emini’nin “başörtüsü kurallarına uymadığı” gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra ölümü üzerine başlayan protestolarda ateşe atılıp yakılan başörtüler var izlemişsinizdir.

İran da başlayıp dalga dalga yayılan ve bir başörtü düşmanlığına dönüşebilecek olan bu protestolar inancından ötürü kendi tercihiyle örtünen kadınlara bir düşmanlık ve saldırıya döner mi? Dönmez inşallah.

Peki, İran, 22 yaşında genç bir kadını “başörtüsü kurallarına uymadığı” gerekçesiyle gözaltına alıp öldürmekle, insanlara dayattığı dine hizmet ettiğini mi düşünüyor? Öyle düşünüyor olmalı ki devam ediyor.

Yukarıda saydığım tüm diğerleri gibi dindarlık mı sağlıyor yoksa dine karşı kindarlık mı?

Bakın KONDA'nın 2019 yılında yaptığı bir araştırmaya göre son 10 yılda kendisini dindar muhafazakar olarak adlandıran gençlerin oranı yüzde 28'den yüzde 15'e geriledi. Araştırma gençlerin inanç seviyesi ve örtünme oranlarının ülke geneline göre daha düşük olduğunu ortaya koyuyor.

Son 3 yılı da ekleyin üstüne bu oranlar ne olur acaba.

Kendisine Deist, Ateist, Agnostik, Panteist diyenlerin ne kadar arttığını bilen var mı? Yok .

O zaman ne diyoruz: Durmak yok yola devam… 

"İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları" kitabında Louis Althusser, Marksizme en önemli katkılarından biri olan "ideoloji" kavramını bakın nasıl yorumluyor.

Marks, toplum yapısını belirleyen iki düzeyin olduğunu söyler: altyapı ve üstyapı. Althusser de altyapının ekonomik temel, üst yapının da iki düzey olan hukuk, devlet ve ideoloji olduğunu vurgular.

Marks’a göre Devlet, bir baskı aracıdır. Devlet, yönetici sınıfların artı değerin zorla elde edilmesi sürecine boyun eğmesi için, işçi sınıfı üzerindeki egemenliklerini sürdürebilmelerini sağlayan bir baskı aracıdır.

Althusser’e göre devletin ideolojik aygıtları, devletin baskı aygıtından farklıdır. Hükümet, yönetim, ordu, polis, mahkemeler, hapishaneler devletin baskı aygıtları, devletin ideolojik aygıtları ise: Din, öğretim, aile, hukuk, siyasal sistem (partiler), sendika, haberleşme (basın, radyo-televizyon), kültürdür. Devletin baskı aygıtı bütünüyle kamu alanında çalışırken, devletin ideolojik aygıtları ise bütün özel alanlarda bulunur.

Yani anlayacağınız muhafazakar olduğuna ya da dindar geçindiklerine bakmayın. Hepsi sizi uyutmak için uydurulmuş bir hikaye. Mesele gözleri doymayanların ceplerine doldurmaya çalıştığı ve her birimizden çaldığı o artı değerler mallar mülkler paralar yani. Ve bunun için de en güçlü ideolojik aygıtları din ve dindarlık. Yıllardır buna kandık kanmaya da devam edeceğiz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?