EĞİTİM YÜKÜ VE MİLLİ SORUNLAR

15-03-2015

Milli Eğitim Kurumu Türkiye’de ve birçok ülkede en yaygın en büyük kurumlardan biri. İstatistiklere göre bir önceki eğitim yılı (2012–2013) 61 bin 592 okulda, 8 milyon 883 bin 857'sini erkek, 8 milyon 350 bin 595'ini de kızların oluşturduğu 17 milyon 234 bin 452 öğrenci eğitim görüyor.

Bu eğitim kurumlarında 392 bin 258'i erkek, 440 bin 468'i kadınlar olmak üzere toplam 832 bin 726 öğretmen, 538 bin 442 derslikte görev yapıyor.

1 Ocak 2015 tarihindeki nüfus sayımına göre 77 milyon 695 bin 904 kişinin 17 milyon 234 bin 452 kişisi öğrenci. 832 bin 726 kişi ise öğretmen.

Yani diğer hizmet kadroları hariç 18 milyon kişiyi ilgilendiren bir kurumdan bahsediyoruz ki bu da toplam nüfusun yaklaşık yüzde 23’lük kısmını doğrudan ilgilendiriyor.

Batman iline gelince 170 bin öğrenci 7500 öğretmeniyle gerçekten de genç bir nüfusa sahip olduğumuzun en büyük delili.

2015 nüfus sayımına göre 557.593 kişinin yüzde otuzundan fazlası öğrenci ki dediğim gibi bu üniversite öğrencileri hariç bir istatistiktir.

Hal böyle olunca biz de Cumartesi Buluşmalarımıza bu hafta Batman İl Milli Eğitim Müdürü’nü davet ettik. Sağ olsun kırmadı bizi geldi.

Diğer arkadaşlarla birlikte aklımıza geleni sorduk. Hatta yetmedi kimimiz öğrencilere vekâleten çocuklarının da sorularını sordu.

Haberimizde yeterince detaylarına yer verdiğimiz konuları tek tek buradan bunu sorduk şunu dedi demenin lüzumu yok.

Tam bir yıllık görev süresini Batman’da doldurmuş Türkiye’nin en genç İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bey (Çelik) buluştuğumuz günün görev süresinin birinci yıl dönümü olduğunu söyleyince öylesi büyük bir kurumun tüm sorunlarından onu sorumlu tutup, ondan bir yılda tüm sorunları çözmesini beklemenin biraz haksızlık olacağını düşündüm.

Şunu fark ettim ki müfettişlikten gelme bir idareci olarak Mehmet Bey tüm sorunlara vakıf. Bununla beraber gücünün yettiğince çözmeye çalıştığını da düşünüyorum.

Ama her ne kadar dillendirmese de kendisinden önceki dönemin kimi sorunlarının içinden çıkılabilecek gibi değil. Sorun ve içinden çıkılamaz hal deyince, ilk akla gelen 2011 sınav puanına dayalı idareci atamaları geliyor.

Sorduğumuzda süreci anlatıp, mahkemenin atamaların yapılmasına dair kararına itiraz ettiklerini ve bölge mahkemesinin kendilerinin lehine karar verdiğine değiniyor.

Zamanında yeterince dillendirdiğim ve artık yazmaktan sıkıldığım bir konu ki durmayacağım üstünde. Neden derseniz bir insanın hakkını savunmak konusundaki çabasından daha fazla çaba göstermemin işgüzarlık olduğu kanaatindeyim.

Mehmet Beyle sohbetimizde okulların güvenliğini sorduğumda, sorumuza güzel bir soruyla karşılık veriyor. “Neden okullarımızı korumak zorunda kalıyoruz?”

Mehmet Beyin sorusu, soruna hiç bakmadığım bir yerden bakmamı sağlıyor meseleye. Okullarımızı ve okuldaki çocuklarımızı mahalleliden mi koruyoruz?

Çocukları kendi ailelerinden korumak zorunda kalıyoruz. Enteresan bir yaklaşım diye katılsam da maalesef güvenlik ve hukuk evet bazen eşi eşinden korumak zorunda kalıyor ki mahallenin çocuklarını mahalleliden de korumak gerekiyor.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan mahalle baskısı mekanizmasını canlandırmaya harekete geçirmeye çalışsa da bazen emniyet, güvenlik ve hukuk aynı evin içindeki fertleri dahi birbirinden korumak zorunda kalabilir.

Evet güvenlik tedbirleri güvensizliği besliyor ama tedbir alınmadan da güvenliği sağlamak mümkün olmuyor.

Buradan hareketle okulların keşke olmasaydı ama güvenliğinin sağlanması gerekiyor.

Örnek olarak Cumhuriyet Meslek Lisesini soruyorum. Biliyorum diyor. Aldığım duyumlara göre neredeyse Amerikan filmlerindeki suç yuvası liselere dönmüş, öyle bir boyuta gelmiş ki okulun bayan öğretmeni kız öğrenciler tarafından rahatsız edilmeye başlanmış.

Okul idare edilemiyor. Hatta öyle ki yakınındaki okulun öğretmenleri dahi Cumhuriyet Lisesinin yaşattığı sorunların kaygısıyla okuluna endişe ve tedirginlikle gidebiliyor.

Atölyesi olamayan bir meslek lisesi olarak numune bir okul olan Cumhuriyet Meslek Lisesi ve diğer okulların her birine Emniyet tarafından bir polis görevlendirildiği doğru mu bilmiyorum ama görevlendirmelerin sadece kâğıt üstünde kaldığı iddiaları da var, bilmiyorum fakat bildiğim hala okullarımızın güvenliği sağlanamamış maalesef.   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?