ESNAF TEFECİLİK BATAĞINDA

19-04-2016

Batman’da esnaf tefecilik batağına saplanmış çıkamıyor.

Bu benim değil esnafın tespiti.

Türlü türlü tefecilik yöntemleriyle yüksek oranda faizlerle borç batağına giren esnaf ne yapacağını bilemiyor.

Hâşâ Allah’ı kandıracaklarını sananlar, herhangi bir mal ya da eşya üzerinden vadesi belirlenmiş bir alışveriş kurmacası üzerinden tefecilerin vicdanına teslim ediyor kendini.

Farz edelim ki 60 liraya ihtiyacınız var. Eş dosttan borçlanmak ilk aklınıza gelen de olsa maalesef ne eş ne de dost derdinize derman olmuyor.

Bankaya başvuruyorsunuz, banka size borç vermemek için bin dereden su getiriyor. O dereden bir bardak su içirip sizi geri çeviriyor.

İşte o zaman düşüyorsunuz tefecinin kucağına.

60 bin liralık ihtiyacınızı bakın nasıl veriyor size.

Kapısında ederi 60 lira eden arabasını size 100 liraya 3 ay sonra ödemek üzere borç ile satıyor. Alıyorsunuz arabayı kontağı çevirip çalıştırıyor sonra inip aynı arabayı demin aldığınız kişiye peşin 60 liraya satıyorsunuz.

60 liranızı alıp arabayı bırakıyorsunuz. Haliyle ne oluyor, cebinizde 60 lira nakit ve üç ay sonra ödenmek koşuluyla 100 lira borçla çıkıyorsunuz oradan.

Sözüm ona bunun adı alışveriş oluyor.

Bunu buğday üzerinden bunu farklı ticari konular üzerinden yapan o kadar çok kişi var ki Allah muhafaza insanın evini yıkıyorlar.

3 ay sonra geldiğinde 60 lira nakit karşılığında 100 lira borçlanan vatandaş borcunu ödeyemeyince, bir kavgadır alıp başını gidiyor.

Cinayete kurban gideni mi dersiniz, intihar edeni mi dersiniz, acı sonuçların önünü almak mümkün olmuyor.

Pos tefecilerini, telefon hattı üzerinden, taksitle telefon alıp peşin satanları ve benzerlerini saymıyorum bile.

Bir defa o tuzağa düştünüz mü Allah kurtarsın diyeceğim ama siz değil miydiniz hani o iki paragraf önce anlattığım hileyle haşa Allah’ı kandırmaya çalışan? Allah ıslah etsin sizi demek en doğrusu belki de.

Çoluğunuzun çocuğunuzun rızkını böyle kirletmek, on yıllarca yıllık geleceğinizi ipotek altına sokmak ne ticaretinizi ne de sizi kurtarmaz.

Sonra da gazete sayfalarında insanların sokak ortasında birbirini doğradığını, öldürüp bir dere kenarına attığını, kafasına sıkıp canına kıydığını okuduğumuzda o değirmene su taşıyanlardan biri olduğumuzu, küçücük aklımızla yaradanı kandırmaya çalıştığımızı unutup “Toplum çok bozulmuş” diyecez.

Kendimi bildim bileli “Parçası olduğum sorundan şikâyetçi olmayın” derim.

Ne zaman ki siz elinizdeki imkânlarla o sorunu çözümlemeye çalıştınız işte o zaman, şikayetçi de olun yetkilileri de göreve çağırın.

Yetkililer kimse ve neye yetiyorsa artık.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?