Ejderhası olma Hasankeyf’in.
Boğma onu, nefessiz bırakma.
Moğollar’ın bile tümden yok etmeye gücünün yetmediği Hasankeyf’i sen yok etme.
Senin kadar ihtişamlı olan Fırat Nehri vardı ya hani bir zamanlar, o Fırat Samsat’ın, Halfeti’nin ejderhası oldu ve şimdi kan ağlıyor.
Sen bari etme, eyleme.
Kıyma binlerce yıllık tarihe.
Suyunda boğma.
Dalyan Peygamber, suyun çıkış noktasından Basra Körfezine kadar rotanı asası ile Hasankeyf’i boğasın diye belirlemedi.
Hiçbir mazlumun ocağını yakmayasın, evinden yurdundan etmeyesin diye sıkı sıkıya tembihledi.
Bugün sen kalkmış derin suyunda altın gerdanlığını yok ediyorsun.
Dalyan Peygamber bu gün yaşasaydı kim bilir sana ne derdi.
Sadece Hasankeyf’i değil henüz keşif bile edilmemiş tarihi derinliği, cennet bahçelerini, dağları, vadileri su ile örtüyorsun.
Biz senin en çok mavi rengine aldandık.
Dalyan Peygambere verdiğin sözlerine,
Sana ahenk veren, dalga dalga coşmanı sağlayan 7 koluna inandık ve güvendik.
Her biri cennet pınarlarını andıran doğaya, canlılara can veren nehirlerin de gücü ile Hasankeyf’i bir gün boğacağını hayal bile edemedik.
Ama sen şimdi 12 bin yıllık antik şehri batık kent yapıyorsun.
Yazık tarihe.
Yok olacak Kültürel mirasa yazık.
Adın insanlığın ortak mirasını yutana çıkacak.
Gel vazgeç kıyma Hasankeyf’imize.
Can yakma…
Ahlarımızı alma.
Çünkü bir Hasankeyf daha yok.
Farkında değilsin ama kendi kendini de boğuyorsun.
Çok değil 3-5 senede bir içi balçıkla dolan kocaman göle dönüşürsün.
Bu gölün de çok değerli hazineleri yok edecek.
Etme eyleme Dicle, yazık etme kendine de Hasankeyf’imize de.
