GEÇEN HAFTANIN ARDINDAN

04-10-2015

Kâbus dolu bir haftayı geride bırakarak yeni bir haftaya “merhaba” diyoruz.

Bize geçen haftayı kâbusa çeviren Kozluk’ta 1’i polis 2 kişinin yaşamını yitirdiği 10’a yakın kişinin ise yaralandığı bombalı saldırı ve bu saldırı sonucu artan gerilimdi.

Bombalı saldırıdan sonra güvenlik güçleri, Emniyet Müdürlüğü’nden hareket eden panzerler için Eski Devlet Hastanesi’nin önünde yolu açmak bahanesi ile ağır makineli silahlarla havaya ateş etmiş, hastane önünde hasta yakınları ile basın mensupları darp edilmiş ve hakarete uğramışlardır.

90’lı yıllarda gazetecilik yapan bizler, defalarca kez bu olaylara tanık olduk, ancak hiçbir zaman polisi bu kadar öfkeli ve gergin görmemiştik.

Dikkat çeken diğer gelişme ise Anadolu Ajansı ve TRT dışında hiçbir gazetecinin olayda yaşamını yitiren polis memuru için düzenlenen cenaze törenine alınmamasıydı.

Bu yaklaşım, geriye kalan bütün yerel ve ulusal gazetelerin Batman temsilcilerini ve muhabirlerini  “güvenilmez ve sakıncalı kişiler” olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır.

Rutin dışı, kanun ve kural tanımayan Salih Şarman gibi valiler döneminde bile Batman basını bu denli ötekileştirilmemiş ve kategorizelendirilmemişti.

Basına karşı bu tutum doğru bir yaklaşım olmadığı gibi, bu yaklaşım güvenlik birimlerinin bir tutumundan ziyade siyasal iktidar AK Parti’nin basına karşı politikalarının da bir sonucudur.

Ülkede yaşanan bu sancılı dönemde şayet Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinden ve en çok izlenen televizyonlarından birinin yazar ve program sunucusu hedef gösterilip ağzı burnu kırılıncaya kadar şiddete maruz kalıyorsa vay bizim gibi savunmasız ve zavallı gazetecilerin haline.

Geçen haftanın diğer önemli bir gelişmesi de “Bakan’ın telefonuna bakmadı” diye görevden alınan Batman Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çelik meselesiydi.

Başta Müdürün görevden alınması şaka gibi geldi ancak, sonrasında telefona bakmamanın cezasının “görevden alınma” olduğu, netlik kazandı.

Bir Bakan, kendisine bağlı binlerce müdürden birini telefonla arıyorsa ve o kişi de cevap vermedi diye görevden alınıyorsa demek ki ortada ciddi bir mesele var.

Herhalde Milli Eğitim Bakanı, Müdür Mehmet Çelik’in hal hatırını sormak için aramamıştır.

Mehmet Çelik görevini ihmal etmişse veya kanunsuz bir şey yapmışsa Bakan’ın onu telefonla uyararak hesap soracak hali de yoktu.

Bakan’ın telefonla bir müdürü araması insanın aklına hemen şu ihmali getiriyor “Bakan Bey, bir atama –terfi veya paralel yapıya karşı bir yaptırım talimatı vermek için aradı, müdüre ulaşamayınca da görevden aldı”

Sebep ne olursa olsun, bir müdürün bu gerekçe ile görevden alınma yöntemi doğru değildir, hele hele bu uygulamanın okulların açıldığı ve Milli Eğitim camiasının en yoğun olduğu bir döneme denk gelmesi hiç ama hiç doğru değildi.

Batman’daki diğer bir olumsuz gelişme de adeta yaşamı kâbusa döndüren anız yangınlarının oluşturduğu dumanlardı.

Anız yangınları sonucu oluşan dumandan dolayı insanlar nefes almakta adeta güçlük çekti ve evlerine kapanmak zorunda kaldı.

Çevre Gönüllüleri Derneği konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Bu sorunla baş edilememesinin en büyük nedeni kurumsal işbirliğinin sağlanamamasından kaynaklıdır” dedi.

Anız yangınlarının muhatabı olan kurumlar birbirinden kopuk, yanlış yol ve yöntemlerle çalışmalarını sürdürüyor.

Hal böyle olunca anız yangınları ile baş edilmiyor.

İşin ilginç yönü ise bu kenti yönetenlerin doğaya büyük zararlar veren, hayatı felç eden yangınlar karşısında tepkisiz ve sessiz kalmalarıdır.

Haftanın son ve en önemli diğer gelişmesi de Batman’da 1 Kasım seçimlerinin kaderini belirleyen YSK kararıydı.

Batman Seçim Kurulunun 15 mahalledeki sandıkların taşınması ile ilgili kararı, YSK tarafından oy çokluğu ile reddedildi.

Bu karar, seçim havasına olumlu yansıyacak bir gelişmedir.

Batmanlılar olarak yaşanan bu gerilimli süreçte güzel gelişmelere daha çok ihtiyacımız var.

Herkesin ve her kesimin gerilimi artıracak davranışlardan uzak durması gerekir.

Yangına benzin değil, su dökme zamanıdır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?