GÖÇÜN BAŞLAYIP BİTTİĞİ YER

04-03-2016

Kutsal kitaplarda belirtilen cennette akan dört ırmaktan ikisinin Dicle ve Fırat Nehirleri olduğuna kesin gözü ile bakılıyor.

Bu iki nehrin sınırları arasında kalan, Cizre, Sur, İdil, Silvan ve Nusaybin’i içine alan bereketli topraklardan oluşan geniş bir bölgedir Mezopotamya.

İnsanlar için ilk yerleşke Mezopotamya olmuştur.

Kutsal kitaplara göre Hz. Âdem’in de ilk buğdayı burada yetiştirip öğüttü yerdir.

Tarımın başlangıç temeli burada atıldı.

Yani ilk insanlardan biri olarak kabul edilen Kabil burada çiftçiliğe başladı.

Göçebe ve avcılıkla yaşayan insanlar da ilk kez burada av silahlarını bırakıp toprağı işlemeye ve yerleşik hayata geçmeye başladı.

İnsanlar, hayvanları evcilleştirip fayda elde etmeyi, kendilerine ev yapıp yatacak yorgan ve döşek kullanmayı, topraktan yemek kabı, testi ve çömlek yapmayı burada öğrendi.

Medeniyete beşiklik etmiş bu toprakların birçok yerleşkesi şimdi kana, acılara ve gözyaşına boğulmuş.

Ne ilginçtir değil mi, insanlığa medeniyeti öğreten bu topraklar şimdi kardeşin kardeşle savaşına tanıklık ediyor?

Savaşta ölenleri, yollara düşüp kaçanları, evleri yerle bir olanları izlemek acı bir durum değil mi?

Bu, Mezopotamya’da yaşanan ilk savaş değil elbette.

Tarih, bunun gibi 10’larca savaşın örnekleri ile dolu.

Bu örneklerden biri de halen Suriye toprakları üzerinde devam ediyor. Yaşanan savaştan dolayı göç etmek zorunda kalan insanların cansız bedenleri kıyılara vuruyor.

Tıpkı Suriyeliler gibi Sur’dan, Nusaybin’den, Cizre’den, İdil’den ve Silopi’den de insanlar göç ediyor.

Her bir göç bir daramdır, kırılma ve yok olmadır bir nevi.

Kapanması zor ve derin yaraların açılmasıdır.

90’lardan bu yana Batman bu tür göçlere ev sahipliği yapıyor.

O dönem köyleri ve evleri yakılanlar, Batman’a göç ediyordu. 4 senedir yine Suriyeliler Batman’a göç ediyor.

Kışın başından bu yana ise evleri ve şehirleri yakılanlar göç ediyor Batman’a.

Yeni iç göçün dramı daha büyük. Acı ise daha katmerli ve ağır oluyor.

Batman’ın varoşlarına iç göçle gelenlerin sayısının 10 binleri bulduğu söyleniyor.

Bu gidişle yeni göçler de olacak.

Bu kadar acıya ve drama ev sahipliği yapmak kolay değildir.

Bu kadar mağdur, bu kadar çaresiz insanla yaşamak kolay değil elbette.

Ama ne olursa olsun Batmanlılar hiçbir zaman zorda kalana kapısını, gönlünü ve vicdanını kapatmadı.

Elbette iç göçle mağdur duruma düşen mazlumlara da kapatmadı, kapatmayacak.

Bu aralar hayırseverler, iş adamaları ve kurumlar gelenlere yardım etmek için adeta seferber olmuşlar.

Bu takdir edici davranışlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz.

Ancak iç göçün bir şekilde durdurulması için acil çözüm gerekir.

Çünkü yaşanan göçler, daha büyük felaketlerin habercisi gibidir.

Bu göçler sadece büyük mağduriyetlerle sınırlı değildir elbette.

Büyük travmalara, toplumsal yaralara neden olmaktadır.

Göçün başladığı yer ne kadar ağlıyor, acıyor ve kanıyorsa göçün vardığı yerde de aynı tablo yaşanıyor.

Yetti bu kadar, zorla yerinden ettirilmek, sürgün olmak ve göç etmek.

Yüz binlerce kişi göç etti, milyonlar da etse bu sorun bu şekilde çözülmez.

Bunca yaşanan örnekten hiç mi ders almıyorsunuz müsebbipler?

Ne zaman yanlışlarınızın yangılarınızın haksızlılığınızın farkına varacaksınız?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?