HASANKEYF’İ TAŞIYARAK KURTARMAK!

28-04-2015

Yıllar yılıdır Başbakanlar dahil ilgili ilgisiz bütün bakanlar, sözde bilim adamları Ilısu Barajı tehdidi altındaki “Hasankeyf’i kurtaracağız” dediler.

Hepsi ağız birliği etmişçesine “taşıyarak kurtaracağız” diyorlardı.

Ya söylediklerine kimse inanmıyordu, ya ne dedikleri anlaşılmıyordu ve ya da herkes buna inanıyordu, o yüzden bu güne kadar kimse sesini çıkarmıyordu.

Gururlanarak “Hasankeyf’teki kültürel mirası taşıyacağız” dedikleri o tarihi an geldi.

Baraj gölü havzasında kalacak olan tarihi erserleri kurtarma girişimine Zeynel Bey Türbesinden başlanılmasına niyet edildi.

30 Ocak 2014 tarihinde yapılan ihalede 1100 ton ağırlığındaki türbeyi taşımak için kimse talepli olmadı.

Tekrardan taşınması için ihaleye çıkarıldı.

25 Mayısta Ankara’da DSİ Genel Müdürlüğünden yapılacak ihalede Zeynel Bey Türbesi’nin taşınması için ikinci kez ihale tekrarlanacak.

1100 ton ağırlığındaki türbenin yerinden taşınması işlemlerinin ise 250 gün içinde tamamlanması hedefleniyor.

 İşte “kurtaracağız, kurtaracağız” diye böbürlendikleri iş budur.

Yani üç beş eseri taşıyıp diğer geriye kalan binlerce eseri sular altında bırakmaktadır.

Yani kurtarma dedikleri Zeynel Bey gibi birkaç tarihi eseri taşıyabilecek bir teknik ve enayi bulurlarsa taşıyacaklar.

Bu eserlerin sağ salim taşınmasına hiç kimse ihtimal vermiyor.

Ama yine de diyelim “kurtaracağız” dedikleri eserleri taşıdılar, taşıdıkları eserler taşımadıklarının yanında çerez kalır.

Çünkü Hasankeyf’in her santiminde, her gram taşında geçmişten bir iz var, her biri 10 bin yıllık mirastır.

Bakmayın birkaç sözde bilim adamının Hasankeyf’i itibarsızlaştırdığına.

Onlar yaptığı iş Hasankeyf’in yaşatılmasına, korunmasına katkı sağlamak değildir.

Görevleri sadece Hasankeyf’teki bilimsel araştırmaları ve kazıları oldubittiye getirip, Hasankeyf üzerinden rant elde etmektir.

Bütün bu gerçekler karşısında başta bu kentin yöneticilerinin, sivil toplum örgütlerinin tepkisiz kalması gerçekten üzücüdür.

Herkes Hasankeyf ile ilgili yaşanan trajediye sessiz.

Hadi diyelim herkesi anladık, tek amaçları Hasankeyf’i yaşatmak, korumak olan kurulan sivil toplum örgütlerine ne demeli?

Hasankeyf’i yaşatma girişimi, Doğa Derneği ve Hasankeyf Gönüllüleri Derneği gelişen bu durum karşısında ne yapıyorlar?

Bu saydığımız sivil toplum örgütlerine bu süreçte çok iş düşüyor.

Yargıysa yargı, tepkiyse, tepki, demokratik çerçevede ne gerekirse şimdi yapılması gerekir.

Çünkü iş işten geçtikten sonra ağlayıp sızlamanın bir anlamı olmaz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?