HDP ADAYLARIYLA SEÇİM ÜZERİNE

17-05-2015

Onlar siyasetçi hele ki sandıkların konulmasına bir ay kala yapılacak bir seçimin milletvekili adayları. Bugüne değin gördüğüm ve yaşadığım en heyecanlı seçimin adayları.

Hal böyle olunca haftanın yedi günü yirmi dört saat hazır kıta çalışırlar. Biz gazetecilere gelince bir Pazar gününü dinlenmek yerine mesleki bir buluşmaya bir çalışmaya ayırmak daha zor oluyor.

Geçtiğimiz Pazar gününü HDP Milletvekili Adaylarıyla buluşmaya ayırdık. Biraz olsun onları yakından tanımak duymak istedik.

Ben ve birkaç arkadaşım, belediyenin Esentepe dinleme tesislerinde HDP Milletvekili Adaylarıyla buluştuk.

Batman Milletvekili Adayları Ali Atalan, Saadet Becerikli ve Parti Meclis Üyesi Osman Ergin’le bir araya geldik. Diğer milletvekili adayları Ayşe Acar Başaran ve Hasan Yağız’ın farklı programlarından gelemediklerini belirtiyor diğer arkadaşlar.

Daha çok Ezidi kimliğiyle gündeme gelen ve bu kimliğiyle AK Partililerin eleştirilerinin hedefi olan Ali Atalan’la başlıyoruz konuşmaya.

Saadet Hanım biraz da evden, tanıdığımız bildiğimiz bir insan olduğundan Ali Bey hepimiz için daha çok merak konusu.

Ezidiliği üzerinden tartışma yürütülmesinin ırkçı bir söylem olduğunu söylüyor Ali Atalan ve Avrupa’daki faşist kaba ırkçı söylemin burada olağan karşılandığına, normalize olduğuna vurgu yapıyor.

Her ne kadar Ezidi kimliğiyle ön plana çıksa da Ezidilik üzerinden siyaset yapmayacağını, sadece Ezidileri temsil etmediğini, sadece Ezidilerin sorunlarıyla ilgilenmeyeceğini, sadece Ezidilerin milletvekili olmadığını ifade ediyor.

Esprili, rahat ve soru ve cevaplardan çekinmeksizin cevap veriyor Atalan “HDP artık Kürt partisi değil, Türkiye partisidir” diyor.

Batman İHD Şube Başkanlığı yaptığı yıllardan tanıdığım Saadet Hanım 15’li yaşlarına götürüyor bizi.

O yıllarda öğretmenleri tarafından yasaklanan anadilinden bahsediyor ve 15 yaşında Kürtçe öğrendiğini evvelinde devletin eğitim kurumları ve öğretmenlerin elleriyle pis dediği Kürt ve Kürtlüğünden o zamanlar utandığını hatırlatıyor.

Her ne kadar yaşıt olmasak bile Saadet Hanımla kendi çocukluğumda aynı hali ve ezikliği yaşadığımı belirtmeliyim.

Bununla beraber bugüne geldiğimizde tüm o kanlı sürece rağmen, Ali Beyin dediği gibi “Kürt toplumu hiçbir zaman milliyetçiliğe kaymadı

Tabanda devletin emzirip palazlandırdığı ve eline palalar tutuşturduğu Türk milliyetçiliğinin saldırılarına karşı Kürt toplumu içinde istisnai milliyetçi tepkiler doğsa da sosyolojik olarak Kürt toplumu milliyetçi siyasal hareketlere pirim vermedi.   

Saadet Hanım, yerinde bir tespitle Türkiye’de değişimin mevcut iktidarın başarısı olmadığını, değişimin kendini iktidara dayattığını dillendiriyor.

AKP seçimin kendi ve HDP arasında geçtiğinin farkında. AKP’ye güvenmiyoruz” diyor Saadet Hanım ve Başkanlık sistemine karşı mısınız ya da neden karşısınız sorusuna, Erdoğan’ın kafasındaki Başkanlık modeline karşı oldukları cevabını veriyor.

Ali Bey ise Erdoğan’ın başkanlık sisteminden diktatör çıkar diyerek Başkanlık sistemine, özellikle de Erdoğan’ın başkanlık sistemine karşı olduklarını ekliyor.

Son bir haftadır aşiret adıyla bölgedeki büyük ailelerin HDP’ye katılımına dair, HDP’nin İkna Komisyonunda yer aldığını bildiğimiz Saadet Hanım bu feodal bir katılım şekli değil mi sorusuna “HDP, bölgede aşiret yapısını çözmüş” karşılığını veriyor.

Barış sürecini sorduğumuzda Ali Atalan “AKP Erdoğan’ın himayesinde olmasa barış süreci daha iyi ilerlerdi. Barışı tek başına yapmak iddiasında şizofren bir iktidar var.

Barışı silahların susturulmasından ibaret sanıyorlar. Sadece silahların susturulması değil barışın toplumsal tabana yansıtılması lazım. Silahların susturulması çözüm değil çözülmedir. Barışı bu sefer HDP yapacak. Onun için biz güçlü olmalıyız. Karşıdaki muhatabımız kim olursa olsun, onu barışa zorlayacak kadar güçlü olmalıyız” şeklinde konuşuyor.

Son olarak HDP Parti Meclis Üyesi Osman Beye dönüyorum. Manifesto gibi bir adam Osman Bey, her kelimesi özenle seçilmiş, her cümlesi bir slogan, bir bildiri gibi konuşuyor. Siyaset ehli. Her halinden belli Kürt siyasal hareketin her çeşit tozunu yutmuş biri.

Üstünde taşıdığı deneyimin ağır gerginliği var cümlelerinde.

Son zamanlarda YDG-H adıyla Kürt gençlerinin sokaklarda sözüm ona asayişi sağlamaya dönük eylemlerini soruyorum Osman Beye.

YDG-H yani Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi ile bir ilişkimiz bir bağımız yok diyor. Her ne kadar bu gençler HDP’yi destekleme kararı aldılarsa da ve seçim çadırına bayraklarını astılarsa da “ilgimiz yok” yok diyor.

Ama söz konusu eylemleri de eleştirmeye, kınamaya, tasvip etmiyoruz demeye de yanaşmıyor. Genel ifade şekliyle “Her türlü şiddete karşıyız” demekle yetiniyor.       

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?