HDP’DE YOL AYRIMI MI?

03-07-2016

7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP’nin %10 lük seçim barajını aşmasındaki en büyük etken, ezilenlere, ötekileştirilmişlere ve demokrasi derdi olanlara hitap ediyor olmasıydı. 

Aday profilinden tutun, seçim sürecinde kullanılan dil ve söylemle HDP bu güveni Türk ve Kürt seçmenlerine verdi.

Her şeyden önemlisi de bu güne kadar HDP’ye oy vermemiş muhafazakârlardan ve silahlı değil demokratik mücadeleyi benimseyenlerden ciddi anlamda oy aldı.

Seçim bittikten sonra ise HDP hedeflenen her kesimin yani Türkiye halklarının partisi olması yolunda ciddi manada tökezledi.

Tabi seçimlerden sonra HDP’nin hesaplarını en çok alt üst eden şey, çatışmalı sürecin yeniden başlaması ve şehirlerde kazılan hendekler oldu.

Yani HDP’nin siyasal anlamdaki mücadelesini neredeyse tümü ile bu alanda yoğunlaştırmasına yol açtı.

Politikalarını, dikkatini, söylemlerini, enerjisini daha çok seçimlerden sonra yaşanan çatışma ortamına göre geliştirmesi ile bir bakıma hiç hesapta olmayan bir yola girmiş oldu.

Halen de HDP, girdiği sonu görünmeyen yoldan bir türlü çıkamıyor.

Bu nedenle HDP, Türkiye halklarının partisi olma yönündeki plan ve programının devamı noktasında sıkıntılar yaşıyor.

Diğer bir taraftan dokunmazlıkların kaldırılması ile birlikte HDP’li Milletvekilleri hakkında açılan 100’lerce fezleke için yasal süreç başlatılarak tümü ile önleri kesilmek isteniyor.

Kısacası HDP, çok zorlu ve kritik bir süreçten geçiyor.

Tam da bu zorlu süreçte önce HDP Milletvekili Altan Tan "Muhafazakâr Kürtler HDP politikalarından rahatsız" ardından da HDP’li Milletvekili Kadri Yıldırım “Müslüman Kürt halkının beklentilerini parti olarak dikkate almak zorundayız” diyerek bir çıkış yaptı.

Kamuoyunda dikkatleri çekmeyi başaran bu iki çıkış “HDP bölünüyor mu, ayrılmalar mı oluyor?” diye kamuoyunda tartışmalar yol açtı.

Bu yaşanan önemli siyasal meseleyi, tarafsız bir gözle değerlendirmeye çalışcağız.

HDP’nin toplumsal tabanının, en çok muhafazakâr ve dindar Kürtlerden oluştuğu ile ilgili bir gerçeklik var.

Dolayısı ile muhafazakâr olarak bilinen bu her iki Milletvekilinin tepkileri ve zamanlaması ister istemez HDP’de bir yol ayırımı veya bölünmeyi akla getirdi.

Bu iki milletvekilinin kendi partilerinin politikaları ile ilgili düşüncelerini aleni bir şekilde dile getirilmesi elbette düşünce özgürlüğü ve demokrasi açısından son derece önemlidir.

Altan ve Yıldırım, başka partinin milletvekilleri olsaydı bu çıkışlardan sonra hemen partilerince haklarında işlem yapılıp ihraç bile edilebilirdi.

Şayet gerçekten Türkiye'nin en muhafazakâr tabanlardan biri olan HDP’de partinin tabanı ve tavanı arasında dindarlık noktasında sorun ve fark varsa bu konu parti içerisinde konuşulmalı, çözüm yolları tartışılmalıydı.

Şu anda TBMM’de en güçlü muhalefeti yapan siyasi parti konumundaki HDP’de bu iki çıkışın zamanlaması manidardır.

Bu iki vekilin durduk yere bu çıkışı yaptıklarını düşünmek saflıktır.

Mutlaka bundan sonrasını iyi hesaplamışlardır.

Muhtemelen planlanan ve düşünülen şudur;

Her iki milletvekili bu çıkışlarından sonra parti içerisinde tepki görecekler ve ilgili kurullar harekete geçip bu iki vekili ihraç edecekler.

İhraç edilen iki vekil “biz ayrılmadık, ihraç edildik” mağduriyeti üzerinden kamuoyunda kendilerini mağdur ve haksızlığa uğramış olarak gösterip destek almaya çalışacaklar.  

Diyelim ki seyir böyle gelişti ve bu iki milletvekilin de içinde yer alacağı muhafazakâr Kürt bir siyasi partisi kuruldu.

Kurulacak parti ve hareketin, HDP tabanından çok oy alacağı ve planlarının tutması mümkün görünmüyor.

Her iki milletvekilinin akıbetinin ne olacağını şimdiden kestirmek zordur.

Şayet niyetleri muhafazakâr bir Kürt partisi kurmaksa bu proje kesinlikle tutmaz.  

Zaten hali hazırda HDP’den hem muhafazakârlık hem de Kürt milliyetçiliği açısından daha radikal partiler var.

Ve bu partiler bırak bir milletvekilliğini bir belde belediye başkanlığını bile kazanamıyorlar.

Yani iki milletvekilinin HDP’den ayrılması, partide bölünme ve oy kaybından ziyade bir yerde kendi siyasi gelecekleri için tehlikeye arz eder.

Şayet HDP içerisinde bazı sıkıntılar varsa yeni bir parti kurmak yerine HDP’nin taban ve tabanın aynı düzlemde olmasını sağlamak için çaba sarf etmek elbette anlaşılır bir durumdur. 

Haaa ama her şeye karşı bu vekiller, kafalarına HDP’den ayrılmayı koymuşlarsa kendilerini milletvekili yapan bir partiye daha fazla zarar vermeden ve gündemi de meşgul etmeden istifa etmeleri etik açısından en doğru olandır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?