HDP’NİN KENDİ SEÇİMİ

03-12-2018

Öncelikle kamuoyunda merak edilen;

HDP, önümüzdeki süreçte hedefinin ne olacağı, ne tür özeliğe ve anlayışa sahip adaylarla seçime gidecek.

HDP yönetiminin 31 Mart Seçimleri ile ilgili Eylül ayının başından bu yana çalışmalar yürüttüğü bilinmektedir.

Bu kapsamda en önemli çalışma Diyarbakır’da düzenlenen Yerel Yönetimlere hazırlık toplantısıydı ve bu toplantı iki gün sürmüştü.

Sonrasında ise HDP’nin en üst organı olan PM’de yer alan üyelerden oluşturulan komisyonlar, sivil toplum örgütleri ile bir araya geldi, Belediye seçimleri ile ilgili beklenti ve görüşlerini almak üzere temaslarda bulundu.

Bu çalışmalardan çıkan sonuca göre HDP, 31 Mart Seçimlerini çok ciddi önemsiyor ve iki hedef belirlemiş kendine.

Birincisi, kayyum atanan Belediyeleri tekrar geri almak,

İkincisi, oylarını belirgin bir şekilde artırmak.

Bu iki hedefe ulaşmak için kendince stratejiler geliştiriyor.

Seçimlerde nasıl bir yol izleyecekleri, kamuoyunda merak konusu.

Ancak şu ana kadar yeni politika ve aday belirlenme noktasında HDP’de sessizlik hakim.

Bu güne kadar HDP’de ne bir aday açıklandı ne de ne tür özellikteki adaylara öncelik verileceği beyan edildi.   

Geçmişte yapılan tüm seçimlerde DBP/HDP, her zaman süreci gözeterek söylemlerde bulunuyor ve adayları da ona göre belirliyordu.

Önümüzdeki süreci nasıl okunacak, nasıl bir yol izleyecek, doğru analizler yapılacak mı, kamuoyunda büyük merak konusu.

Öncelikle son beş yılda yaşananlardan büyük dersler çıkarılacak mı acaba?

Dengeleri yerle bir eden Ortadoğu, Türkiye ve Bölge’de değişim gözetilecek mi?

Çünkü mevcut şartlar, eski şartlar değil.

Her şeye rağmen 24 Haziran Seçimleri sonuçlarına göre bölgenin en güçlü siyasi partisi HDP görünüyor, ama bu, halktaki siyasi anlayışın değişmediği manasına gelemiyor.

Bir de yerel ve genel seçimin havası her zaman farklı olmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “HDP aynı kafa ile giderse kayyumları tekrar atayacağız” açıklamasını yapması elbette dikkat çekicidir.

Bu söylemini, seçimler yaklaştıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtemelen sık sık kullanarak hem bölge hem de batıdaki seçmeni etkilemeye çalışacaktır.

Elbette hiçbir siyasi bir parti, diğer bir partinin söylemlerine bakarak taviz verip kendini dizayn etmez, etmemelidir de…

Ancak “yeter ki halk bizleri seçsin de gerisi önemli değildir” anlayış ve yaklaşımından da kaçınmak gerekir.

Çünkü halk, her şeyden önce şehirlerde, gelecekte hizmet ve huzur istiyor.

Seçim sürecini  tavır ve söylemleri ile  ortalığı gerdiren, hizmet değil sadece siyasi vizyonu olan adaylarla yola çıkan hangi siyasi parti olursa olsun, önümüzdeki dönem kaybedecektir.

Bu gerçeklerden yola çıkarak tüm siyasi partilerin, bir yol haritası belirlemesi gerekmektedir.

Değişen dünya yaşam standartların artması ile Belediyecilik hizmetlerinde de halk, artık anlayışın değişmesini istiyor.

Her şeyden önce 20 yıldır bölgedeki birçok belediyeyi elinde bulunduran HDP’nin, öncelikle bu değişimi sağlayacak yeni bir anlayışla hareket edecek kadrolara ihtiyacı vardır.

Bu yüzden 31 Mart seçimlerinden ziyade HDP’yi bekleyen kendi içerisinde seçimlerini öncelikle objektif bir şekilde yapması gerekmektedir.

31 Mart, sadece Belediye Başkanları ve Meclis Üyelerinin belirlendiği bir seçim değil, yeni bir anlayış, doğru bir strateji ve sürece göre aday seçimi daha çok önemlidir.

 

Siyasi kazanımlardan ziyade, halkın öncelikleri ve beklentileri esas alınacak mı?

Adaylarda belirlenen kriterler, liyakat, dürüstlük ve halkın beklentilerine cevap olabilecek mi?

Geçmişte olduğu gibi Belediyeleri siyasete boğmamak yerine, öz ve yerinde yönetilmesi için seçilenlere inisiyatif verilecek mi?

Siyasi otoritenin tahakkümünde olmayan bir yönetimin, hizmetler noktasında ne denli farklılıklar oluşturabildiğini, belediyenin asli hizmetlerinin iyi yapıldığını kayyum belediyesi yönetimi pratiğinde gördük.

Kayyumların atanması gerekçesi ve hukuku boyutu bir yana, 2 yıllık dönemde Belediyecilik hizmetlerindeki farklılığı, geçmişte HDP’ye oy verenler de olmak üzere sanırım kimse inkâr edemez.

Bundan yola çıkarak önümüzdeki dönem yeni bir anlayışla hareket etmeyi zorunlu kılıyor. 

Seçim propagandalarında “Elimizden zorla alınmış belediyeleri geri almaya geldik” söylemleri ve aynı adayların, tek başına seçmen katında yeteri olmayacağına inanıyorum.

Bir daha tekrarlıyorum;

Hangi siyasi parti 31 Mart 2019 seçimlerinde, şehirlerinde yaşayan herkesi kucaklar, hizmeti ve huzuru esas alan proje ve anlayışla hareket ederse seçimleri kazanan taraf olacaktır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?