İÇİMDEKİ ÜRPERTİ

10-10-2016

Yaşamım boyunca korkmadan, cesurca hayatın içinde oldum hep.

Bu yüzden dünyada, bilhassa yaşadığımız bu zorlu coğrafyada, en zor olan şeyleri,

Barış savunuculuğu,

İlkeli gazetecilik,

İnsan hakları savunuculuğu,

Ve tüm bunların yanında, çevre-doğa savunuculuğu yaptım.

Tabi bu yaşam tarzım nedeniyle çok tehlike ve maceralar yaşadım.

Ama yine de yaşamım boyunca bu güne kadar “korku nedir” bilmedim.

Mertçe ve korkusuz yaşadım.

Niye yalan söyleyeyim; bu ara korkunun ne olduğunu bilmeyen biri olarak ürperiyorum sıkça. 

Öyle bir ruh hali içerisindeyim ki bir türlü geçmeyen bu sonbaharda, sararıp dallarından düşen yaprakların sesinden bile ürperir oldum.  

Her yaprak düştüğünde öyle bir his kaplıyor ki içimi,

Sanki bir daha bahar gelmeyecek ve ağaçların dallarında yapraklar yeşermeyecekmiş gibi bir korku sarıyor bütün bedenimi.

Hele ki bu savaşlar, yıkımlar içerisinde dünyanın bütün çocuklarının geleceğini düşündükçe daha derinden ve içtenlikli bir ürperti ile sarsılıyorum.

Ürpertilerin ardı arkası kesilmiyor, bu aralar yüreğimde.

Ardı ardına depremler yaşıyorum adeta.

Her bir can yitişinde,

Her bir ocak söndüğünde,

Her ananın çığlığını duyduğumda,

Kederleniyorum, daha çok mutsuz olup daha sık ürperiyorum.

Bir de bütün bu yaşanan acılar ve kayıplar içerisinde bir şey olmamış gibi yaşayanları,

Suskunları, susanları,

Çıkarcı ve menfaatçileri,

Yalaka ve her dönemin adamlarını gördükçe içimde bir daha kapanmayacak yaralar açılıyor.

Karamsarlık ve umutsuzluklar yüzünden yeni doğmuş bir bebek ve üç yaşındaki bir çocuk kadar en ufak bir seste ürperiyorum.

Bu acılı coğrafyada bu ürpermeyi, yıllar yılı içime işleyen korkulara bağlıyorum.

Ranzasından düşecek çocuk gibi her gün ve her seferinde ürperiyorum.

Var olan birkaç umudun yerini de korku ve ürperti aldı bu aralar bende.  

Bu yüzden daha sık yaşanır oldu ürpertilerim.

Bu ruh halinden kurtulmak için, her gün gazetemizin önünden geçenin trenin, durmasını bekliyorum.

Tren bir dursa, bütün korkularımı, umutsuzluğumu ve ürpertimi kara vagonlardan birine atıp kurtulacağım.

Ama durmuyor bir türlü.

Belki de biliyor ki bir dursa, dünyanın en ağır yükünü vagonlarına atacağım.

Sabırla bekliyorum elbette bir gün duracak.

Hiç değilse, trenin durmasına…

Ona dair umudumu koruyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?