İHBARCILIK!...

01-09-2015

Din adamları nasihat edecek, devletin buyruklarını tek tek anlatacak ve bunlara uyulması gerektiğini söyleyecek.

Muhtar, 2015’in Türkiye’sinde mahallesinde olan bitenleri günlük olarak devletine rapor edecek.

Her bir vatandaş istihbarat elemanı gibi etrafı kolaçan edecek, her gördüğü kanunsuzluğu ve usulsüzlüğü ilgili yerlere bildirecek.

Anlayacağınız istihbarat işlerini beceremeyen devlet din adamlarından, muhtarlardan, halktan bu görevi yapmasını isteyecek.

Aslında bu işin bu aşamaya varacağı, Gezi Olayları esnasında devleti yönetenlerin “aslında esnaf bir yerde polistir” sözlerinden belliydi.

Yeni uygulamaya konulan ispiyonculuk yasası ile işsizliğin sorun olduğu ülkemizde aslında bir rant kapısı daha oluşturuldu.  

Bu rant kapısı komşunun komşu ile, mahallelinin mahalli ile, kısacası bu ülkenin her vatandaşını başka biri ile sorunlu hale getirecek.

Devlete itaat etmeyen, sisteme muhalefet eden herkesin neredeyse “terörist” olarak tanımlandığı bir ülkede paralı ispiyonculuk ülkeyi daha da içinden çıkılamaz bir hale sokacak.

Burada niyet şayet suçlu ve suçla mücadele ise bu yöntemle mevcut sorunların çözümü düşünülüyorsa bunu düşünenler hayal kırıklığına uğrayacaklar.

Çünkü şu anda devletin suç olarak gördüğü birçok hal ve hareket, insanların temel haklarının gaspıdır.

Hakkını gasp ettiğin halkı üstüne üstelik bir de ispiyonlama yöntemi ile alıp cezaevine atacaksın.

Oysa devletin varlık sebebi cezalandırmak değil, öncelikle halkın refahını, sağlığını ve varlığını korumaktır.

Halk, devlet için değil, devlet halk için olması gerekir.

Oysa mevcut anlayış hala halkını emrine koyup hizaya çekmeye çalışıyor.

Ülkemizde “devletin halk için var olduğu” gerçeği tam olarak oturmadığı için devletin yanlışlarına karşı çıkan herkes vatan haini, terörist, anarşist diye tanımlanıyor.

Kendi komşusuna devletin yaklaşımı ile bakan ve onu ihbar eden de vatanperver olarak görülüyor.

İhbarcılık yasasını savunanlar kamu düzenini yıkmaya çalışanlara karşı bir tedbir olarak gerekçelendiriyorlar.

Bir yerde kamu düzeni tehlikedeyse ve sürekli saldırıya uğruyorsa demek ki birileri var olan adaletten memnun değildirler.

Kim bilir belki kendilerince haklı sebepleri de vardır.

Belki de gerçekten devletin yapısından kaynaklı yanlışlar da olabilir. 

Bu durumun analizi iyi bir şekilde yapılmadan halkı itirafçılık, ispiyonculuk ve ajanlığa teşvik etmek doğru değildir.

Hele hele bu işleri para karşılığında yurttaşlarına yaptırmaya çalışmak hiç doğru değildir.

Böyle bir kişilik ve ruh halinde olanların, yarın kim daha fazla parayı verirse onlara çalışmayacaklarının garantisini kim verebilir?

Aslında insanların gün geçtikçe birbirlerine karşı soğuduğu, dayanışmanın azaldığı bir dönemde toplumun ruh haline en uygun yöntem bir bakıma ispiyonculuktur.

Bu yasa rağbet görür ve tutarsa da hiç şaşmayın. 

Çünkü toplumumuzda laf götürme /getirme, birbirinin arkasında konuşma çok yaygındır.

Günlük yaşamda bu yapılana her ne kadar “dedikodu” deniliyorsa bir yerde kısmen ispiyon ve ihbarcılıktır zaten.

Bunu tamamen karakteristik özelikler gereği isteyerek veya istemeyerek yapan kişiler söz konusuyken, bunun karşılığında parayı da görünce bakın nasıl da coşacak, koşacak ve zıplayacak birileri. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?