İNSAN, ANIZ YAKAN BİR HAYVANDIR

20-09-2016

Her sene bu dönemlerde yazımın konusu da hayvanı da bellidir.

3 senedir bu dönemlerde aynı başlığı attım “İnsan anız yakan bir hayvandır”.

Bu tanımdan hareketle o hayvanlar tarifini bulmuş olacaklar ki yine bütün memleketi dumana boğdu.

Hayvanlar neredeyse basın açıklaması yapıp “biz orijinal hayvanlar sonradan olma hayvanlardan şikâyetçiyiz, biz de bu cehaletin bu alçaklığın, bu cinayetin mağduruyuz” diye bas bas bağıracaklar. Ki gerçekten de sadece biz insanlar değil tabiatın bütün canlıları katlediliyor, zehirleniyor.

Söyleyecek yeni bir şey yok. Edilecek yeni bir lanet, ağız dolusu sövülecek yeni bir küfür yok. Eski köye yeni adet getiremedik vesselam.

Ne olacak yine aynı şeyleri peş peşe yazıp duracağız. Yine kimse utanıp arlanmayacak.

Yine kimse üstüne alınıp şu yakılan anızları, anızların çıkardığı dumanı, dumanın zehirlediği çocukları dert edinmeyecek kendine.

Ve her sene sıcağından bunaldığımız memleketin tek serin dönemini dumanlar altında geçireceğiz.

Dumanlara boğulmamak için kapı pencerelerimizi açmaya korkacağız.

Buna çözüm bulmak bu kadar mı zor. Sorumlusunu cezalandırmak bu kadar mı meşakkatli? Neden bu hale, bu dumana bütün memleketi teslim edip dururlar. Neden?

Köylülerin adını FETÖ’ye mi çıkarsak?

Olmadı, bunlar PKK’li mi desek.

O zaman devlet ve kurumları top yekûn soruna eğilir belki.

Yoksa kimsenin umursadığı yok bu laneti.

Devlet, elinde çakmak ve benzin matarasıyla, çiftçinin cehaletiyle mücadele etmekten aciz değil mi sizce de?

Daha defalarca yazsak kar etmez bu aciziyete, bu cehalete, bu alçaklığa, bu hayvanlığa fayda etmez.

Bir arkadaşım “kayyumsa çevre ve şehirciliğe atansaydı kayyum” diyordu. Çözüm mü? Değil tabi ki… Devlet anız yakan çiftçinin destekleme primini kesecek diyorlar fayda etmiyor. “Devlet destekleme primini değil bilmem nesini kesecek ki ancak öyle vazgeçecek” diyor bir diğer dumanla dolmuş arkadaşım.

Daha kaç sene aynı başlığı atacağım?

Daha kaç sene bu memleketin serin geçen tek haftasını ya da tek ayını dumanlara boğulamamak için kapı pencere ardında sıcağa boğularak geçireceğim.

Caydırıcı cezalarla olmayacaksa nasıl önüne geçilecek bu cehaletin.

Çiftçileri toplayıp onlara anlatmaktan vazgeçin artık, anlayacakları yok.

Sadece primlerini değil bilmem nelerini de kesseniz vazgeçmeyecekler.

Bunca insanın lanetini, ahını almak da korkutmuyor onları, edilen onca sinkaflı küfürlerden de utanmıyorlar.

Bu vicdansızlık, bu insafsızlık ve bu insansızlıkla nereye varılır.

Tabiat yoksunu bir toplum olarak yoksun olduğumuz tabiatı bile yakıp yıkıyorken, kendimizi, ailemizi, çocuklarımızı bu zehre mahkûm ediyorken, bu insanlardan ne olmasını bekliyorsunuz, bu insan kılıklılarla nereye varmayı umuyorsunuz?

Bırakın geleceği düşünmeyi, yarını düşünmekten aciz bir topluluktan bir akılsızlıktan bahsediyorum.

Çözüm olur mu bilmiyorum ama kendi adıma anız yakanın arazisinin elinden alınmasını diliyorum.

Bu temelde bir caydırıcı cezanın uygulanmasını umuyorum.

O zaman bırakın kendi tarlalarındaki anızı yakmayı, anız yakanları kendileri yakarlar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?