Suriye ve Irak'ta ki iç karışıklık kendisine Irak-Şam İslam devleti adını veren kısa adı İŞİD olan örgütü doğurdu.
Bu örgütün çıkış noktası her ne kadar Irak olarak görülüyorsa da mücadele yöntemi ve üstlendiği rol ile bunun asil amacının " İslam’a hizmet " olamayacağı gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır.
Irak’ta Saddamı, Suriye’de Esad’ı halkına karşı canavarlaştıran güçler bu gün daha tehlikeli bir gücü "İŞİD örgütünü" Ortadoğu’yu daha çok karıştırmak için var etmişlerdir.
Silahlı mücadele ve en acımasız şiddet yöntemleri ile amacına ulaşmayı benimseyen IŞİD’in, Irak'ta 6 bin, Suriye'de 5 bin militanı olduğu belirtiliyor.
Kısa bir süre içerisinde 11 bin silahlı militan ve her türlü gelişmiş ağır silaha sahip olan ve önemli bir güç haline gelebilmesi için ya çok büyük bir halk desteğinin arkasında olması gerekir ve ya da dünyayı istediği gibi çeviren, dövüştüren, güçlerden birisi olması gerekir.
Birinci şıka bakarsak, Ortadoğu halkları üzerinden oynanan oyunları bozmak için ortaya çıkan doğru yöntem ve güçlü bir iradeye sahip bir oluşum halktan büyük desteği kesin alır.
Ancak İŞİD bu yapısı mücadele şekli ile daha çok ezilen Ortadoğu halkı ve Müslümanlara zarar verecek bir yol ve yöntem izlemektedir. Dolayısı ile geriye bir seçenek kalıyor oda arkasındaki güç Müslümanların ittifakını birliğini bozmaya çalışan bilindik güç!!!
Islama en çok zarar veren mezhep anlayışından hareket ederek, selefi i bir ideolojik kutuplaşma ile Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alarak bölgede bir devlet kurmak isteyen İŞİD ‘in militanlarından büyük bölümü Avrupa ve Irak Suriye dışındaki İslam ülkelerinden oluşmaktadır.
İlk olarak Esad rejimine karşı mücadele ile ortaya çıkan bu örgüt daha sonra Esad rejimini devirmeye çalışan Özgür Suriye Ordusu çatısı altında toplanan örgütlere karşı savaşmaya başladı.
Suriye'nin yanı sıra Irak’ta da harekete geçen örgüt ABD nin Irak’ı işgal etme operasyonundan daha seri ve kolay bir şekilde birçok önemli kentte hâkimiyeti eline aldı.
Şimdilik her ne kadar bölgesel cihadı hedefliyorsa da bu örgüt, İslam ülkelerinin tümünde işgali hedefliyor.
Öncelikle Suriye ve Irak’ta hedefine ulaşırsa sırasıyla Türkiye, Ürdün ve Filistin’de el atacaktır.
Ne yazık ki Ak Parti hükümeti bu öngörüye sahip değildir. Türkiye’deki ve özellikle de bölgemizdeki İslam’ı cemaat ve siyasi oluşumlar da olup bitenlere karşı son derece sessiz ve tepkisiz durmaları da kafalarda soru işaretlerinin oluşmasına neden oluyor.
Kelle kesip, çoluk çocuk demeden katliamlar yapıp, kutsal olan ibadethaneleri imha etmek İslami bir mücadele ve hak arama şekli ve yaklaşımı olamaz, olmamalıdır da.
En radikal örgütler olan El kaide ve Taliban güçleri bile İŞİD’in yaptıklarını doğru bulmazken, Irak ve Suriye de yapılanları İslam’a da mal etmekte doğru değildir. Samimi Müslümanlarında İslam adına mücadele ettiğini belirten İŞİD gibi yapılara karşı durmaları ve tavır koymaları gerekmektedir.
