KÜRTLERİN DEVLETİ

13-09-2015

AK Parti Genel Kurulu’na Başbakan Davutoğlu’nun “Kürtlerin devleti neresi diye soruyorlar. Türklerin de Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyetidir. Tüm vatandaşlarımız omuz omuza versin” sözleri damgasını vurdu.

Bu sözlerin söylemesinin zamanlaması son derece önemli ve manidardır.

Bu sözler karşısında hayrete düşen biri olarak o an hemen sosyal medya hesabımda “Duyduklarım karşısında ağlasam mı, gülsem mi, bilemiyorum?” diye ilk tepkiyi verdim.

Konuyu daha geniş bir şekilde değerlendirmek üzere bu günü bekleyemedim yani.

İlk verdiğim tepkide de belirttiğim gibi gerçekten Sayın Başbakanın sözlerini duyduktan sonra kafam çok karıştı.

Tam anlamadım Sayın Başbakanın ne demek istediğini.

Bu sözü daha önce hiçbir siyasetçi söylememişti.

İlk kez duymuş olduk doğrusu.

Yani Ahmet Hoca orijinli bir söz bu.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözler için ne düşünüyor, tabi işin orası her şeyden daha önemli.

Tamam, Osmanlı Devletinin parçalanmasından sonra Türkler ve Kürtler ortak bir devlette beraber yaşamaya başladılar.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda da Kürtler asli unsur olarak kabul edildi.

Cumhuriyet tarihi boyunca birçok badireyi beraber atlattılar.

Ay yıldızlı bayrak şehit kanı ile yıkanılmış deniliyor ya o bayraktaki kanda Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Gaziantep’te ve Bitlis’te şehit düşen Türkler kadar Kürtlerin de kanı vardır.

Ancak ne var ki Kürtler hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyetinin asli unsuru olarak hak ettikleri statüye kavuşmadı.

En insani hakları bile gasp edildi bu güne kadar.

Yıllar yılı kendi dillerinde konuşmaları bile yasaklandı.

Köylerine ve çocuklarına verdikleri isime kadar müdahale edildi.

Kürtçülük yapıyor diye hapse atıldılar, sürgün edildiler ve hatta idam edilenler bile oldu. 

Kendilerine son yıllarda tanınan bazı haklar da bir lütuf olarak görülüyor hala.

Tabi hala kendi ana dilerinde eğitim ve öğretim hakkı verilmiş değil.

Kürtler, yıllardır yapılan yanlış yaklaşımlardan dolayı devletle sorunludur genelde.

Başbakanın “Sizin ülkeniz Türkiye’dir” sözleri bu yüzden çok önemli bir çıkıştır.

Bu çıkışın sözde kalmaması için kısa vadede Sayın Başbakanın cesur adımlar atması gerekir.

Her şeyden önce geçen hafta içerisinde Cizre’de tam olarak ne yaşandı, neden günlerce sokağa çıkma yasağı ilan edildi, 20 kişiden fazla sivil insan yaşamından oldu, 10’larca kişi yaralandı, evler ve işyerleri yakıldı, bunları bağımsız ve güvenilir insan hakları kurumlarına bir rapora dönüştürüp kamuoyuna duyursun.

Batı illerinde Kürtlerin kurumlarına, evlerine, işyerlerine yapılan ırkçı saldırıların faillerinin bulunup cezalandırılması için gayret etsin.

Yine Muğla’da linç edilerek kanlar içerisinde bırakıldıktan sonra Atatürk Büstü öptürülen Kürt’ün bilinen ve tanınan faillerinin cezalandırılmasını sağlasın.

Daha fazla kardeş kanı akmaması için şu ellerinde silah bulunan kendilerinin“terörist olarak tanımladığı” on binin üzerindeki insanı ikna etme yöntemi ile toplumsal yaşama dahil etsin.

Bu adımlar atılırsa eminim ki zaten Kürtlerin çoğunluğunun da savunduğu ve arzuladığı “ortak vatan Türkiye” realitesini geriye kalan Kürtler de kabul eder.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?