MAHPUSLAR MEKTUPSUZ KALDI

05-05-2020

Bunca dertlerin üzerine onun da derdi eklendi.
Oysa mevsim ilkbahardı umudun mevsimiydi.
Oturup daha yazılacak birçok mektup vardı.
Mektup yazacak mahpuslar bekler.
İlkbahara, umuda mektup yazacaktı her zamanki gibi Cemal Sezgin.
Bilmiyorum kaç bin mektup yazmıştı yaşamı boyunca.
Çıkarsız, hesapsızca yıllar yılı zor dönemlerinde kalanlara mektupları ile umut oldu.
Moral oldu karşılıksız.
Suçu ne olduğuna bakmaksızın cezaevine her düşene ön yargısızca sevgisini sığdırarak mektuplar yazarken onu tanıdım.
Bayramlarda özenle seçerdi kartpostalları.
Oturur saatlerde mektup yazardı kahvehane köşelerinde.
İş arkadaşları, aile bireyleri bile bu iyi niyetli çabasını pek bilmezdi.
Her gün onlarca mektup yolluyordu postaneden.
Kendisine de onlarca mektup geliyordu.
Postane çalışanlarının tümü onu yolladığı ve alacağı mektuplardan tanıyordu.
Postacılara “siz zahmet etmeyin ben gelir mektupları alırım” derdi.
Postane yollarında tanıdık kimimiz, kimimiz de dört duvar arasında.
Her hafta demet, demet mektup alırdı.
Büyük bir özen ve sabırla hepsini satır satır okur, anında cevap verirdi.
Mektup yazmak için kalemi, zarfları, boş kâğıtları hiç yanından eksik etmezdi.
Cezaevine gönderdiği mektuplarda “zor durumda olan ziyaretçisi gitmeyen, mektup yazılmayanlar varsa bana isimlerini bildirin” diye not düşerdi.
En çok da cezaevlerinde zor durumda olanlara mektup yazardı.
Cezaevlerinde sesini duymadığı, yüzünü görmediği, tanımadığı yüzlerce arkadaş edindi.
Onula tanışmamız ikimizin de yazıyor olmasından yollarımızın bir şekilde kesişmesi ile oldu, ben gazeteye, o ise cezaevine mektuplar yazıyordu.
Her gün gazetede yayınlanan yazılarımı da okumayı ihmal etmezdi.
Yazılarımla ilgili öneri, eleştiri ve uyarıları ile bana yol gösterici oluyordu.
Son zamanlarda çok yorgun ve umutsuz olduğunu fark etmiştim.
Onu en son gördüğümde bir sağlık problemi olduğunu ve doktorların kendisini Diyarbakır’a sevk ettiklerini söylemişti.
O görüşmeden sonra uzun süre karşılaşmadık.
Hafta başında yakalandığı amansız hastalıktan dolayı yaşamını yitirdiğini duyunca çok üzüldüm.
Merhum Cemal Sezgin’den geriye yazdığı ve aldığı binlerce mektup ve iyi bir yürek kalırken mahpuslar ise mektupsuz kaldı.
Vicdanı rahat kalbi kırık gitti.
Kalbi kırık gitmesinin nedeni ise insanların büyük vefasızlığıydı.
O zor günde hep zorda olanlara umut olurken, mektup arkadaşlığı yaptığı birçok kişi ise özgürlüğüne kavuştuktan sonra ona karşı aynı yaklaşımı göstermedi.
Son zamanlarda insanların vefasızlığını o da anlamıştı “ama olsun ben insanlık görevimi yapıyorum” diyerek hep kendini teselli ediyordu. 
Değerli Dost Cemal Sezgin, sen olmayınca şimdi mahpuslar mektupsuz kaldı, mekanın cennet olsun.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?