MEMLEKET VE YEMEK ACISI

06-11-2016

Gazeteden arıyorlar…

Durum değerlendirmesi nedeniyle toplantı var, mutlaka katılmalısınız” diye iletiyorlar.

Zamanlama ve çağrı şekline bakılırsa kritik bir toplantı.

Anlaşılan “olağanüstü durumların yaşandığı bir ülkede olağanüstü bir toplantı kararı alınmış” diyorum kendi kendime. 

20 yıldır hemen hemen her hafta toplantısız günü olmayan biri olarak, çağrısını aldığım önemli toplantıya “şimdi bu nerede çıktı?” diye söyleniyorum.

Çünkü son dönemde yaşananlardan dolayı ağır bir mental yorgunluk hissediyorum.

Bu yorgun halimle Cumartesi Günü gazetenin yolunu tutuyorum.

Gazetedeki arkadaşların hazırladığı bir sürprizle karşılaşıyoruz.

Toplantı öncesi yemek hazırlamışlar.

Yemekte, fırında güveç bir de bulgur pilavı vardı.

Yani tırşık û savardı yemeğimiz.

Önce yemeğe oturuyoruz.

Her iki yemek de tıpkı memleket havası gibi acılı olmuştu.

Yemek yerken gözyaşı ve ter içinde kalıyoruz

Gözyaşlarımız yemeğe karışıyor. 

Gerçek hayatta yaşadığımız acıya karışıyor yemek acısı da.

Bol acılı günler…

Bol acılı yemek...

Anlaşılan her yerde acı düşüyor payımıza.

Acının acıyı katladığı bir ruh hali ile toplantıya başlıyoruz.

Toplantı gündemi; memleket meselelerinden ziyade gazetenin özel meseleleri ile ilgili daha çok.

Batman Sonsöz’ün her yağmurda damı damlayan merkez ofisinde, gündem içi-gündem dışı akla gelen her şeyi konuşuyoruz.

Bir gözüm yağmur damlalardan sararan tavanda.

Bir de kış gelmeden yıkandıktan sonra tren rayı boyunca güneşe bırakılan Sonsöz’ün halısı, dikkatimi çekiyor.

Genç muhabirler, güneşin yön değiştikçe halının da yerini değiştiriyor.

Gazetenin kadrosu birçok farklılık ve renkten oluştuğu için çok verimli geçiyor toplantı. 

Bir de aramıza yeni katılan arkadaşlarla tanışıyoruz.

Toplantı sonrası ekibe yeni katılan arkadaşlarla toplu bir fotoğraf çekip ayrılıyoruz.

Tabi hala damağımızda yemeğin, yüreğimizde memleketin acısı, tüm yakıcılığı ile duruyor.

Yemeğin acısı, akşamı bulmadan geçecek biliyorum.

Ama memlekette yaşananların verdiği acı, kolay kolay geçecek gibi görünmüyor.

Çünkü zor bir süreçten geçiyoruz.

Bu zor ve kritik günlerin en önemlilerinden birini Cuma günü yaşadık.

Diyarbakır’da bombalı saldırı, parlamenterlerin tutuklanması, yaşamımıza biraz daha karamsarlık ve acı kattı.

Sanki bütün acılar 2016 yılına sığdırılmış.

Bitse de kurtulsak bu uğursuz yıldan.

Biran önce dinse artık bütün bu acılar.

Sonu gelse bütün yanlışların, hırsın, didişmelerin ve kavgaların. 

Memlekete bahar havası getiren o çözüm süreci, yeniden başlasa.

Her türlü güç ve zor kullanmalar, artık son bulsa.

Sorunlar, müzakere ile legal siyasi zeminde çözülse.

Bu güzelim ülkeyi kaos ortamına sürüklemek isteyenlere fırsat tanınmasa.

Herkes için adalet, demokrasi, hak ve özgürlükler tanınsa.

O zaman belki acılarımız diner.

Yemek acısı -belki o zaman- memleket acısına karışmaz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?