MÜFTÜLÜK KÜRTÇEYE KÜSTÜ MÜ?

21-07-2020

Ülkemizde uzun tartışmalardan sonra AK Parti iktidarı döneminde Kürtçe açılımı olarak ilk 09.09.2009 tarihinde camilerde Kürtçe vaaz verilmeye başlandı.
Bu karar bölgede Kürt nüfusunu bulunduğu camilerde Cuma Hutbesi esnasında hem Türkçe hem de Kürtçe olarak vaaz verilmesi şeklindeydi.
İlk zamanlar şehirlerdeki birkaç camide ve özellikle köylerde Türkçenin yanında Kürtçe vaaz verilmeye başlandı.
Ama şehrimizde imam ve vaizlerin birçoğu Kürtçe bilmesine rağmen camilerde çoğunlukta sadece Türkçe vaiz veriliyordu.
Zamanla hem Türkçe hem Kürtçe vaaz verenlerin sayısı sıfıra düştü.
Şu anda Batman merkezde camilerde hemen hemen Kürtçe vaaz veren yok.
Kürtçe ile açılımda sadece camilerde vaaz tek değildi, cami hoparlörlerinde anons yapabilme özgürlüğü de verilmişti.
2013 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, cami hoparlörlerinde ezan ve salanın Türkiye'nin her yerinde Arapça okunduğunu, ancak vefat eden kimsenin isminin söylendiği son kısım bölgede yaşayanların konuştukları dillere göre farklı olarak söylenmesinde bir engelin olmadığını söylemişti.
Tabi Kürtçe açılım sadece camilerde değil, devletin resmi radyo ve televizyon kanalları hatta polisin anonsa sistemine kadar uzandı.
Toplumsal olaylarda ve bayramlarda ihtiyaç halinde polis araçlarında veya megafonlarla Kürtçe anonslar bile yapılıyor.
Buna rağmen Batman gibi Kürtçe dilin yoğun olarak kullanıldığı bir yerde müftülüğün, özelikle bu korona tehdidine karşı vatandaşları cami hoparlörlerinde sadece Türkçe anonslarla bilgilendirip uyarması dikkat çekicidir.
Oysa bu tür durumlarda önemli olan, verilen mesajın hangi dilde olmasından ziyade, daha geniş kesimlerce anlaşılabilir olmasıdır.
Dolayısı ile anonsların bu zorlu süreçte hem Türkçe hem de Kürtçe yapılması daha doğru olur.
Gerçi hangi dilde olursa olsun son dönemde cami hoparlörlerinde yapılan anonsların ne derece toplum üzerinde etkili olduğu ise tartışılması gereken bir konudur.
Koronavirüslü günlerde evde kalın anonsları zamanlı zamansız yapılıyordu.
Örneğin Ramazan ayında her gün her gün cami hoparlörlerinde henüz insanlar uykudayken sistematik bir şekilde anons yapılması doğru değildir.
Nerede ve ne şekilde yapıldığına bakmaksızın insanları rahatsız edecek ve gürültü kirliliğine yol açacak anonslardan kaçınmak gerekir.
Korona döneminde sık sık yapılan anonslar ne yazık ki artık o kadar sıkıcı hale geldi ki insanlar bir süreden sonra takmamaya başladı.
Bu nedenle anonsların, yerinde ve anlaşılabilir olması gerekir.
Vaizler öyle rasgele istediği her anonsu yapmaması gerekir.
Müftülüklerin de anonsların daha iyi anlaşılabilmesi için kullanacağı dile,  mevkisi ve bölgesine göre dikkat etmesi daha doğru olur.
Müftülüğün hem hutbelerde hem de cami anonslarında Kürtçeyi pek önemsememesi akıllara acaba Müftülük Kürtçeye küstü mü, sorusunu getiriyor.
Umarım küsmemiştir ve bir an önce anonslarda çok dilliğe geçerler.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?