İktisat öğrenciliğimde, Davranış Bilimleri dersimden aklımda kalan ender bilgilerden biridir; Türkiye toplumu, sosyal bilimlerin öngördüğü sebep sonuç ilişkisinde beklenen davranışı sergilemiyor.
Onun içindir ki araştırma ve anket firmalarının neredeyse bütüne yakını seçim ile ilgili doğru tahminlerde bulunamadı ve yine bulunamayacak.
Aşağılık kompleksinden kurtulamamış milliyetçiliğimiz, yanlış yorumlarla taçlandırdığımız kaderciliğimiz, aman daha beter olmayalım da tek adım ilerlemesek de olur dediğimiz ve muhafızlığından bir türlü sıyrılamadığımız örfümüz ve o örfle soslandırılmış muhafazakârlık ya da dinciliğimiz gösterdi ki söz konusu vatansa, bayraksa ya da ezansa gerisi teferruattır.
Onun içindir ki seçim meydanlarında seccade salladılar, kuran kaldırdılar, Kızılelmayı göklerde uçurdular, ezan dediler, kıble dediler ibadet aşkıyla oy kullanmaya çağırdılar. Diğerleri de geri durmadı sos niyetine başörtülü aday gösterdiler.
Enflasyon canavarının temsili soğan siyasetini güden muhalefete karşı iktidar vatan diye çıktı meydanlara.
Soğan mı vatan mı çekişmesinde vatan kazandı.
Sonuçta “Birileri mutfakta biz de balkonda.” Diyerek, seçim sonuçlarının akabinde iktidar, muhalefetle ve mutfağı sömüren enflasyon ve altında ezilen halkla dalga da geçti mi?
Onun için bir daha seçimin kazanan stratejisini hatırlayalım “söz konusu vatansa, bayraksa ya da ezansa gerisi teferruattır.”
Açız ama! Teferruat.
İşsiziz, dilsiziz, evsiziz, tutsağız, enkaz altında nefessiz ve sahipsiziz! Teferruat.
Ezan susmaz bayrak inmez!
Deprem bölgesinde mevcut iktidarın seçimin galibi olması başka nasıl açıklanabilir ki? Muhalefet seçim çalışmasında iktidarı 11 kenti vuran deprem felaketi üstünden eleştirip dururken, hala enkaz altında olan o kentlerde vatandaş, Erdoğan dedi ve ezici çoğunlukla 11 kentin 7 sini İktidar partisine teslim etti. Geriye kalan dört ilde Bay Kemal’i ezilmekten kurtaran ise Hatay’da aleviler ki o da çok küçük bir farkla (0.08), Diyarbakır ve Adana’da da Kürtler oldu.
***
O yakada durum böyleyken bizim yakada durum farklı mı dersiniz. Hiç de değil. Kürt seçmenini cepte bilen Kürt politikacılar aday belirlerken, saha da çalışırken, 5-0 iddiasıyla şişinirken 4-1 den de oldu ve 3-2 sonucunu hazmetmenin ilacını arıyor.
Niye çünkü yukarıdakinden farksız bir şekilde söz konusu Kürtlük ya da yurtseverlikse gerisi teferruattır.
Öyle olmasa, o şişkin egolarınızla halkın taleplerine kör sağır durmaz ceketinizle kazanmaya çalışmazdınız.
Batmanlıların hiç tanımadığı ithal adaylarla seçime gitmezdiniz.
Öyle olmasa yerel yönetimlerde biraz olsun hizmetle öne çıkardınız.
Bunu daha da uzatırım ama..
Sözcü Gazetesi manşet atmış “Demek ki Millet TOGGMUŞ” Diye ve Millet İttifakının seçim vaatlerini sıralayıp seçim sonucuna istinaden, demek ki millet istemiyormuş diye her bir vaadin sonuna ekleme yapmış. Devamlı bir üstten aşağılayıcı bakış açısı değil de nedir bu? Biz milleti inandıramadık demiyorlar da biz vereceğiz dedik onlar istemedi. Şimdi cahil dediğiniz o halka sevgili deyip niye gittiniz o zaman. 2. Tur yenilgisini kanıksamış olmalılar ki o zihniyet, değiştik diye yırtınan o zihniyet, değişmeyen bilinçaltını bilinç üstüne çıkarıp diline taşımaya başladı.
Diğer taraftan Deprem bölgesinin Cumhur ittifakına desteğini hakaretlerle eleştirenlere şunu söylemek gerekmez mi? Van depreminin ardından depremzedeye yardım kolisi içinde taş sopa ve bayrak gönderenden ne farkınız var. Belli ki siz de oy pusulası gönderip beklentinizi karşılayamamışsınız ki hakaretlerle öç alıyorsunuz.
Kim kaybetti kim kazandı onu size bırakıyorum ama Kürtler her zaman ki gibi kaybederken başkasına kazandıran oldu.
Kürtler eğer dışlanıp ötekileştirildiği 6’lı masanın yancısı değil de kendi masasının sahibi dursaydı. Bugün pazarlık edilen Sinan Oğan Değil Yeşil Sol Parti olurdu ve önceki seçime kıyasla 20 vekil kaybeden değil 20 vekil daha kazanan olurdu.
Ne mi olacak?
En başta dedim ya bu milleti bilim anlamamış bilememiş ben nereden bileyim.
