NEREDE KALMIŞTIK?

27-08-2017

Bundan 15 gün önce “Gözlerim yoruldu, bana müsaade” başlıklı yazı ile kısa süreliğine bir soluklama için ara vermiştim yazılarıma.

Bu nedenle de yazılarımı düzenli takip eden okuyucularımdan daha ilk günden tepkiler gelmeye başladı.

Bir okuyucum gazete bürosunun camına her gün düzenli olarak asılan gazetenin bir köşesini kaplayan yazımı okuduktan sonra beni telefonla arayıp “yazınızı okudum sabah, sabah ağladım, yazılarınızı özleyeceğiz tez dönün” demesi,

Sosyal medya hesabımdan ve cep mesajıma gelen duygusal mesajlar,

Gazetemiz genel yayın yönetmeni Hatice Türkan’ın “Yazılarının eksikliği his ediliyor. Fırsat bulabilirsen arada bir bize bulunduğunuz yerden yazılar yazıp gönder” talebi,

Birde yazımdaki “mola sebebime uzaklara bir kaçış diyebilirsiniz” sözlerimi  

Sosyal medya üzerinden isim vermeden korkaklıkla suçlamıştı biri beni.

Siyasetin kirli ilişkileri ve adaletsiz işleyen çarkı içerisinde hayal bile edemeyeceği bir mevki ve makama gelen, görevi süresincede kendisini adeta belediye başkanı gören şahısın işi benim gibilere saldırmak olmuş.

Zaten geçmişte de bu işlerle uğraşıyordu, tavrına üslubuna şaşırmadım.

Korktuğum ise doğrudur,

Çünkü Hüzünlenmeyen,

Duygulanmayan,

Sevinmeyen,

Korkmayan,

Acımayan,

Kızamayan,

Bana göre insanlıktan çıkmış demektir.

Hangi şartlarda, kimlerden ve neden korktuğumu ise bilahare geniş, geniş yazarım ayrıca bu köşemde.

Bu kısa ayrılık süreci içerisinde hele, hele duruşumdan, düşüncelerimden, doğruculuğumdan rahatsız olup da ama buna rağmen yazılarımı okuyanlarında benim eksikliğimi his etmelerini öğrenince de planladığım süreden önce yazılarıma başlama kararı aldım.

Beni bir süreliğine Batman’dan ve köşe yazılarımdan koparan yıpranmışlık ve yılmışlığın verdiği yorgunluktan da kısmen kurtuldum sayılır.  

En azından yorgun gözlerim biraz rahatlama hissedebiliyorum şimdilik.

Ama umutsuzluk ve karamasallığımla ilgili yazılarıma ara verdiğim noktadayım hala.

Çünkü hayatımızda değişen bir şey yok hala.

Dünya aynı dünya, Batman aynı, Batman hala, ama yapılacak bir şey yok.

Benimde içinde olduğum hayat istesek istememekte akıyor.

Bu kısa süreli molamın nasıl ve nerelerde geçtiğine gelince.

Türkiye içerisinde gidilebilecek en uzak yerlere gittim.

Gitmeden önce sevda şehrim olan Batman’ı her özlediğimde ona bakmak için yanıma ödünç aldığım iki çocuksu ve masum gözle birlikte uçsuz bucaksız yeşil örtüye, masmavi deryalara bakmakla geçti zamanımın çoğu. 

Limon, Portakal ve Nar bahçeleri arasında her sabah saatlerce dolaştım.

Yaz yağmurları altında iliklerime kadar ıslandım.

Gökyüzü ve kuş seslerinden başka bir şeyin his edilmediği görülmediği vadilere daldım.

Martı sesleri, deniz kokusu ile ruhumu dinlendirdim. 

Uzun süre sonra bir kitabı bir solukta bitirmeyi başardım.

 Buda kaldığım yerden yazılarıma tekrar başlamam için ruhen iyi geldi.

Çok önemli bir mani olmazsa ilk günden buyana yazı yazmaya başladığım ve üçüncü yaşını geride bırakan Batman Sonsöz Gazetesi’nde istikrarlı bir şekilde yazılarımı sürdüreceğim.

Anlayacağınız kaldığınız yerden başlıyoruz yine, burada olacağım yazılarımla, sizleri de beklerim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?