NEREDESİNİZ EY AKİLLER?

15-12-2015

AK Parti’nin Kürt sorunun çözümü adına oluşturduğu Akil İnsanlar Heyeti, çözüm süreci rafa kalkınca adeta dağıldı.

2013 yılının ilk aylarında oluşumuna başlanan ve yıl ortasında çalışmalarına başlayan Akil İnsanların çalışmaları yaklaşık bir yıl sürmüştü.

Bu fikir ortaya atıldığında herkes Akil İnsan olabilmek için can atıyordu.

Tümü ile AK Parti Hükümetinin kararı ile oluşturulan Akil İnsanlar Heyetinde bu görevi hak eden de vardı hak etmeyen de.

7 Bölgeye dokuz kişilik heyet olmak üzere toplam 63 kişiden oluşan Akil İnsanların bir de yancıları, yanaşmaları vardı.

Onlar da kendilerine raportör üye sıfatı takıyordu.

Raportörler bile Akil İnsanlar heyeti sayesinde isim yaptı.

Onlardan bir kısmı siyasete atıldı, bir kısmı da devletin önemli kademelerinde iş sahibi oldu.

Her ne olursa olsun Akil İnsanların devreye girmesi ile sorunun artik silahla değil, siyasetle çözülmesi umudu doğmuştu.

Barış iklimi hakim olmuştu tüm Türkiye’de.

Akil insanlar Türkiye’nin bölge bölge nabzını tutarak ve her bölgenin hassasiyetlerini gözeterek raporlar oluşturdu.

Yapılan toplantı ve görüşmeler neticesinde toplumda ciddi manada bir destek de oluştu.

Çözüm sürecinin halka anlatılması bakımından çok önemli katkısı oldu.

Akademisyen, sanatçı, yazar ve aydınlardan oluşan heyetin büyük çoğunluğu her ne kadar AK Parti düşüncesine yakınmış gibi bir izlenim veriyorsa dahi başta HDP ve diğer siyasi partiler de isimler üzerinden tartışma yürütmedi.

Herkes Akil İnsanlar Heyeti’ne silahların susması ve kalıcı bir barış için ciddi manada bir misyon yüklüyordu.

Barış ve kardeşlik için gönüllük temelinde emekler de verildi

Ancak AK Parti ne zaman “çözüm sürecini rafa kaldırdık” dediyse Akil İnsanlar da köşelerine çekilmiş oldu.

Oysa ortada verilen bir emek ve kendilerine yüklenen bir misyon vardı.

Bütün bu emekler ve biçilen değer bir kenara atılmamalıdır.

Tam da aslında şu zorlu günlerde Akil İnsanlara daha çok görev düşmektedir.

Kendilerine zamanında Akil İnsan görev ve sorumluluğunu yükleyenlerin kapısına dayanmalıdırlar.

Akil İnsanlar “madem bizim emeklerimize ve çalışmalarımıza değer verilmeyecekti neden bu işin içine bizi koydunuz?” demeleri gerekir.

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret ederek çözüm sürecinin tekrar başlaması için girişimde bulunabilirler.

Cumhurbaşkanı ve Hükümet, Akil İnsanları dinlemeyecek ve takmayacaksa, bu kez silahların susması için çabalarını sürdürmelidirler.

Akil İnsanlar, silahların susması ve barış görüşmelerinin tekrar başlaması için meclisi devreye koymaya çaba göstermelidir.

Meclis üzerinden yürütülecek bir barış girişimi, çözümü sağlama adına daha da faydalı olur. 

Politik aktörleri bu sürece mutlaka dahil etmek gerekir.

TBMM’de bunun için mutabakat sağlanacak zemin oluşturulmalı ve barış, bunun üzerine inşa edilmelidir.

Sonra yelpaze genişletilerek, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, sanatçılar… Kısacası bütün kesimler bu sürece dahil edilebilinir.

Bu yüzden tarafların çatışmazlık sürecini tekrar başlatması da ancak güçlü bir çağrı ve baskı ile mümkün görünmektedir.  

Ateşkes olmadan diyalog yollarının açılması mümkün değildir.

Çatışmalardan 30 yıllık süreçte büyük bedeller ödeyen halk, artık bu gidişatın bir an önce durdurulmasını istiyor.

Bu, ancak çözüm sürecinin kaldığı yerden başlaması ile mümkün olur.

Bu da ancak tekrardan Akil İnsanların geçmişte üstlendikleri misyonla tekrar işe başlaması ile mümkün olabilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?