PROVAKASYONLARA DİKKAT

23-10-2014

Müslüman kanını dökmesi, Müslümanlara ait değerlere saldırması ve kutsal mekânları yerle bir etmesi de gösteriyor ki İŞİD’in davasının İslamlı alakası yoktur.

Bu sebeple IŞİD’in İslami bir hareket olduğu algısı daha çok İslami cemaat ve hareketlere de zarar veriyor.

Buna rağmen bazı kesimlerin Müslüman cemaat ve hareketlerinin tümünü IŞİD gibi görmesi yanlıştır.

6-8 Ekim 2014 tarihinde İŞİD’in Kobanê’ye saldırısını protesto etmek için sokağa dökülenlerin arasına karışan bazı provokatörler, İslami kurumlara ve Hüda Par’a yakın derneklere saldırdılar. Çıkan olaylarda 10’a yakın Hüda Par üyesi öldürülürken, yeniden bir PKK-Hizbullah çatışması tehlikesi de doğmuş oldu.

Hüda Par’lıların iddia ettiği saldırıların siyasi bir hareket tarafından planlı ve organizeli bir şekilde yapılmasına kimse ihtimal vermiyor.

Kaldı ki 6–8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen Kobanê protestolarında hayatını kaybeden KCK ve HDP’lilerin sayısı 30’u buluyor.

Bunların nasıl öldürüldüğüne ve kimler tarafından öldürüldüğüne tek satırla değinmeyen ulusal basının, Hüda Par’lılara yönelik saldırıları sürekli servis etmelerindeki niyeti doğru okumak gerekir. 

Kobanê protestoları ve yaşanan bütün ölümlerde KCK ve HDP’yi sorumlu görmek ve değerlendirmek de doğru değildir.

Bu süreçte olabilecek bir çatışma Kürt halkı için bir felaket, çatışmanın tarafları için de bir intihar olur.

KCK, HDP ve DTK ile diğer Kürt siyasal hareketleri, Hüda Par’a yapılan saldırılarla ilgili ne olumlu ne olumsuz hiçbir açıklamada bulunmadı.

En son Bingöl Karlıova’da Hüda Par üyesi bir kişinin öldürülmesi olayı ile ilgili DTK açıklamada bulundu.

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle’nin, Bingöl’ün Karlıova ilçesinde Hüda Par üyesi bir kişinin öldürülmesiyle ile ilgili yazılı açıklama yapıp, olayı kınamasını ve başsağlığı dilemesini yerinde bir tavır olarak görüyorum.

6-8 Ekim olayları ile ilgili ulusal basının PKK-Hizbullah çatışmasına zemin hazırlayacak türden yayın yapmaları 1990’lı yıllarda devreye konulan karanlık tuzağın tekrar devreye alınması girişimidir. 

Bölge halkı ve siyasi parti temsilcileri, bu oyuna gelmemeli ve bu oyunu bozmalıdır.

DTK Eş Başkanı Hatip Dicle’nin, yaptığı basın açıklamasında karanlık güçlere dikkat çekmesi de manidardır.

Dicle “Fethi Yalçın’ın Karlıova’da uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirmesi ve Yalçın’ın bir kardeşinin de HDP ilçe yöneticisi olması, kontrollü veya karanlık güçlerin provokasyon amaçlı devrede olduğuna dair endişelerimizi artırmıştır. Yaşamını yitiren Fethi Yalçın’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz” sözleri, karanlık güçlerin asıl niyetlerini açıkça ortaya koymaktadır

6–8 Ekim olayları ile ilgili Türk basının PKK-Hizbullah çatışmasına zemin hazırlayacak türden yayın yapmaları da provokatif amaçlıdır.

Sadece basının olaya yaklaşımı bile göz önünde bulundurulursa ve niyetler doğru okunursa yeniden PKK-Hizbullah çatışması yaratılmak istendiği net bir biçimde anlaşılacaktır.

Kürtler arasında başlatılmak istenen bir çatışmaya her kim sebep olacaksa sonuçta en zararlı çıkan da o olacaktır.

90’lı dönemlerde olduğu gibi tekrardan Kürtler arasında çatışmadan medet umanların hevesleri kursağında bırakılmalıdır.

Toplumun bütün kesimleri olası bir çatışmadan yana değil, ortada bir sorun varsa bunun diyalog yolu ve konuşarak çözülmesinden yanadır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?