SAÇMA, SAPAN VE VURDUKLARI

25-09-2016

Geçtiğimiz hafta başında açılan okulların hemen hemen hepsinde ilk ders, 15 Temmuz darbe girişimiydi.

Gerek bütün öğrencilerin eline tutuşturulan askeri darbe kitapçığı, gerekse de öğretmen ve idarecilerin yüksek çabasıyla öğrencilerin zihni, tank, silah, hain, terör, terörist ve hatta kahraman kelimeleriyle kirletildi.

O taze beyinlere, köhnemiş beyinsizliklerinin bütün kusmuğunu aşıladılar.

Şimdiden nefret eri olmayı, düşmanlık etmeyi, ölmeyi ve öldürmeyi, kutsamayı, lanetlemeyi öğrettiler küçücük çocuklara.

Ve o çocuklar büyüyüp de o nefret bir bumerang gibi kendilerine döndüğünde ne diyeceklerini ne yapacaklarını bilmeyecekler.

Her zaman söylerim insanın en tehlikeli duygusu nefrettir.

Bir bumerang gibi sahibini de yaralar.

Terörle mücadele adında, iktidarın eğitimcileri kıyımdan geçirdiği bir başlangıçla okullar açıldı. Batmandaki öğretmenlerin yüzde 15’i açığa alınınca, daha ilk günden birçok öğrenci sınıfına bile girmeden evine gönderildi.

Haliyle geriye kalan öğretmenler, kendileri de açığa alınmasın diye kraldan çok kralcı kesilecek. Belki de bunun içindir ki bir 6. sınıf öğrencilerinin siyer dersinde 15 Temmuz Darbe girişimi anlatılmış.

Siyer dersi ki çocukların peygamberimizin güzel ahlakıyla tanıştırılması gereken bir dersken, onun yerine politikacılarımın, siyasetçilerimizin kin ve nefretiyle, düşmanlığıyla tanıştırılır olmuş çocuklar.

Yazıktır, bunu o çocuklara yapanlar, Allah’tan korkmaz peygamberimizden utanmaz mı?

Bugünün iktidar sahiplerinin daha düne kadar tahakkümü altında ezildiklerinin yöntemleri ve kutsallarına teslim oldular.

O yöntemlere teslim olmakla yetinmeyip daha da ileriye götürdüler.

Yoksa hangi iktidar muhalifleriyle mücadele ederken ya da muhaliflerini yargılarken onların ailelerini de yargıladı, hangi iktidar mücadele ettiği muhaliflerinin ya da suçlu bulduğunun malına çöreklendi. Hiçbiri.

Bunu bu iktidar dışında hiçbir iktidar yapmadı.

Ve ne acıdır ki İslamcı etiketiyle iktidardaki partiyi, ayetlerle uyarmak ve insanlara Allah’ın kelamını hatırlatmak ana muhalefet partisi CHP ve Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na kaldı.

Bu da mı kızartmaz yüzlerini.

28 ŞUBAT MAĞDURLARINA KULAK VERİN

Geçtiğimiz hafta sonu üyesi olduğum Mazlumder’i ziyaret eden 28 Şubat mağdurlarını dinledim.

28 Şubat post modern darbesinin mağduru, tutuklu yakınlarının talep ve çağrılarına hükümet neden hala cevap vermez, neden hala bu haksızlığa karşı bir adım atmaz, anlamış değilim.

28 Şubat sürecinin hakim ve savcılarının bir çoğu bugün FETÖ suçlamasıyla içeri girmiş tutuklanmış olsa dahi, o insanlara operasyonlar ve işkencelerle sanal örgütler kurduran polisler, bugün foyası ortaya çıkmış ve tutuklanmış ya da görevden uzaklaştırılmış olsalar dahi, maalesef sırf dindar kimliklerinden ötürü müebbet cezalarla içeri tıktıkları mazlumlar hala içerde ve hükümet dindarlar üzerinden yürüttüğü tüm siyasetine rağmen yaklaşık 600 kişi olduğu söylenen 28 Şubat mağdurlarına kör ve sağır kesiliyor.

Neden?

Yine, FETÖ polis, savcı ve hakimlerinin suçlu ya da suçsuz bütün ulusalcı Kemalist mağdurlarını siyasal yargı kararlarıyla içerden çıkarmaya bu kadar mahir bir İslamcı iktidar sıra dindarlara gelince niye bu kadar umursamaz, vurdumduymaz, korkak ya da beceriksiz oluyor?

Yoksa ulusalcılara karşı gösterilen ilgi, alaka ve merhamet Hükümetin FETÖ ile mücadele ederken güç almak için yaptığı bir pazarlığın sonucu mu?

Oysaki 28 Şubat mağduru bir siyasal hareketin yine 28 Şubat Mağduru tutuklulara daha ilgili ve çözümleyici davranmasını beklerdim.

Maalesef siyaset öyle bir şey işte, karına ve çıkarına bakar ve düşmanıyla aynı yatağa girer de dostunu parmaklılar ardında unutur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?