ŞAKACIKTAN YAZIYORUM

19-11-2016

Yaşananları hırs, duygusallık ve çıkarlardan ayrıt ederek okuyabilenlerin hemen hemen olmadığı bir dönemden geçiyoruz.

Harcatılmanın, harcamanın bir de bir anda kahraman olanların iklimidir.

Birileri için hayat durdu duracak, birileri içinse sanki hayat hiç durmayacak gibi bir devran yani.

Hiç bitmeyecek, geçmeyecek gibi görünüyor bu karmaşık günler.

Birlikte bir yola girenlerin çoğu, yol bitmeden tükenip vazgeçiyorlar iddiallerinden, hedeflerinden.

Bir zamanlar birbirine güvenenler, ayrılıyorlar birer birer.

Şartlar o kadar güvensiz ki kimse kimseye sırtını yaslayamıyor.

Böylesi durumlarda işin en zor yanı ise; kime güveneceğini, kime inanacağını şaşırıyor insan.

Bu yüzden ciddi bir güven bunalımı da yaşanıyor.

Korkakça ve ürkekçe bir ruh hali oluşuyor.

Kime “haklı ve neye doğru” demenin en zor zamanı yani.  

Hangi yolun güvenilir olduğu belirsizliği tavan yapmış.

Çok gördük, yaşadık geçmişte benzer durumları.

Ama bir türlü sonu gelmiyor bu olumsuzlukların.

Umutsuzluğa düşenler “alıştık”  diyor çaresizce.

İşte işin en kaygı verici durum da bu.

”Alıştık” demenin izahı “böyle gelmiş böyle gidecek” demektir.

Kısacası aynı sıkıntıların bir daha, bir daha yaşanmasını peşinen kabul etmektir.  

İlginçtir, kahredici bu durumun farkında değil çoğunluk.

Yani yaşanan üzücü meselelerden ve gelecek için kaygı duyan, endişelenen, kederlenenler azınlıktadır.

Umutlarımız, geleceğimiz dipsiz, kör bir kuyu gibi.

Kuyunun en dibine mi düştük hepten ne?

Hava sertleşiyor, kara bulutlar artıyor gittikçe.

Fırtınalar dinmiyor bir türlü hayatımızda.

Gerildikçe geriliyor ortalık.

Tahammülü kalmamış kimsenin kimseye. 

Kaşlar çatık,

Kurşun kadar yaralayıcı oluyor ağızdan çıkan her söz. 

Bu yüzden de yaşadığımız kâbus dolu süreçte tedirgin olmamak, korkmamak elde değil.

Benim gibi çocuksu duyguları olanlar daha çok korkak ve tedirgin olurlar. 

Saçlarımın kısmen dökülmesi ve beyazlanmasından dolayı yaşlandığımı düşünen varsa yanılıyorlar.

Çünkü ben büyüdükçe çocuklaşıyorum.

Çocuk masumiyetim ve iyi niyetim de gittikçe artıyor.

O yüzden bu aralar daha çabuk üzülüyor, hüzünleniyorum.

Yazdığım bu yazıları da şakacıktan yazıyorum zaten.

Yazılarımı okurken beğenmeyen ve hoşlanmayanlar varsa ciddiye almasınlar sakın.

Hem sadece yazı yazarken değil normal yaşamda da şakacı biriyim zaten.

Hayata da çocuksu bir yürekle şakacıktan bakıyorum hep.

Zaten bu güne kadar çocuklaştığımdan, hayata tutunabildim.

Çocuksu hayal ve umutlardır beni asıl yaşatan da.

Size önerim siz de hayatı şakacıktan yaşayın.

Hem  “şakacı olmak” delirmemeye de yarıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?