SAPIKLIĞA BİR KERELİK MEŞRUİYET

01-04-2016

Sapıklığa bir kerelik meşruiyet binlerce kerelik mağduriyet doğurur. Sapıklığa bir kerelik meşruiyeti kazandıranlar binlerce mağduriyetin ve iğrençliğin sorumlusudur. Sapıklığını sümenaltı edip yargılamayan ve cezalandırmayanlar bunun sorumlusudur.

Çorum’da ortaya çıkan sapıklığı henüz bünyemiz kaldırmamışken, henüz aklımız almamışken henüz vicdanımız kabul etmeyip üstümüzdeki insanlıktan utanmaya fırsat bulamamışken bir benzerinin de Batman’da yaşandığını öğrendik. Rabbim tüm çocukları, tüm zayıfları, tüm insanlığı sapıklardan ve örtük, gizli sapık zihniyetten ve o zihniyeti taşıyanlardan korusun.

Batman’da bir öğretmen maalesef ki çocuklarınızı emanet ettiğiniz bir öğretmen, kendi öz kız kardeşi üç çocuğu taciz, birine tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanınca içinde yaşadığımız dünyanın, hayatın ve beraber yaşadığımız insanların ne kadar çirkinleşebileceği, alçaklaşabileceği ve vahşileşebileceğine dair kanıtımız oldu. Ve ne yapmalı diye düşünmek gerektiğini düşündüm bir daha ama bunu benim değil devlet yetkililerinin demesi gerekir ki bir şeyler değişebilsin. Hani o Karaman’daki sapıklık için “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.” diyen devlet yetkilileri.

Düşününce aklı duruyor insanın, insanlığından utanıyor. Bir insan, bir öğretmen, bunu ailesine, bunu kendine, bunu çocuklara nasıl oluyor da yapabiliyor. Çocukların rehber öğretmenlerine anlatmasıyla ortaya çıktığı söylenen hadisenin ardından, bir iddiaya göre öğretmenin ablası kardeşini kurtarmak için, kızların ki onlar da kardeşleri, yalan söylediğini iddia etmiş. Keşke öyle olmuş olsaydı, keşke 11, 13 ve 15 yaşındaki o çocuklar abilerine kızmış olup böyle bir yalan uydurmuş olsaydı da kanıtlar küçük kızları değil de öğretmenin ablasını haklı çıkarsaydı.

Bir haber toplum nezdinde dikkat çekip yüksek oranda okunmaya, takip edilmeye, başlandı mı bir de bakıyorsunuz ki bütün haber siteleri, gazeteler, haber kanalları aynı konuda benzer haberler bulmaya, sunmaya, öne çıkarmaya başlıyor.

Dikkat edin bir vakfın bünyesinde çalışan bir sapığın çocuklara dönük taciz ve cinsel istismar konusu bütün iğrençliğiyle ortaya çıktıktan sonra bütün haber kurumlarında benzer taciz haberleri mantar gibi bitmeye başladı.

Bir anda önümüze dökülen bu taciz tecavüz olayları yeni mi türedi, yeni mi ortaya çıktı yoksa hep vardı da biz mi görmüyorduk? Aslında sorunun cevabı ikisi de değil.

Taciz ve cinsel istismar vakaları maalesef ki hep vardı. Ve hatta gördüğümüzden, duyduğumuzdan fazlası vardı, hala da var. Kimi zaman memleketin, kurumun, makamın, partinin imajını korumak için, kimi zaman denetim açığımızı örtmek için, kimi zaman kendi ayıbımızdan korktuğumuz için, kimi zaman da bir yakınımızı koruyup kollamak için, kimi zaman toplumsal tepkiden dolayı, kimi zaman siyasal sonuçlarının bize yansımasından korktuğumuz için, bazen utandığımız ve bazen mağduru koruyup kollama çabasından ötürü sustuk, susuyoruz. Kulaklarımızı kapatıyor, yüzümüzü başka yöne çeviriyor, olmadı gözlerimizi kapatıyoruz.

Toplumun bu tavrı sapıkların bütün taciz ve tecavüzlerine yeni alanlar açıyor, utancımızdan ve korkularımızdan cesaretlenen sapıklar yeni kurbanlar buluyorlar kendilerine.  Bir ya da iki mağduru koruduğumuzu sanırken binlerce mağdurun başka sapıkların elinde ezilmesine, taciz edilmesine, tecavüze uğramasına sebep olduğumuzu bilmiyoruz.

Söz namusa gelince de mangalda kül bırakmıyoruz. Namussuzu koruyor namus bekçiliği yapıyoruz. Namussuzu susup görmediğimizde toplumun ve kendimizin namusunu akladığımızı sanıyoruz.

“Bir ülkede namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır” diyor Victor Hugo Sefiller adlı kitabında. Ama durum öyle gösteriyor ki namussuzların cesaretine yetişemiyoruz.

Manşetlerimizi süsleyen mi diyeyim kirleten çirkefliğin sorumlusu kim dersiniz? Kimse kendini masum görmesin. Bu tablo hepimizin eseri.

O sapıkları gözünü, kulağını kapatarak koruyan, sümenaltı eden yetkililerin, bir defa olmuş deyip her sapkınlığa bir kerelik meşruiyet kazandıran devlet büyüklerinin eseri bu tablo.

Bakın 2014 yılında bin 377'si erkek, 9 bin 718'i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk cinsel suçlara maruz kalmış. Bu çocukların yüzde 57,6'sını 15-17 yaş grubu, yüzde 23,9'unu 12-14 yaş grubu, yüzde 18,5'ini ise 11 yaş ve altındakiler oluşturuyormuş. Bunu devletin yetkili organları söylüyor.

Batman bu çirkin tablonun bu sapık listenin kaçıncı sırasında derseniz, 108 mağdur çocukla 25. Sırada.

Her gün yenisi ortaya çıkan bu sapıklıkların faillerini en ağır biçimde cezalandırmayana kadar bu tablo temizlenmeyecek.

Biz haber yapmayıp sözüm ona mağdurları korumaya çalıştıkça ve hatta mağdurları ayıplamaya devam ettikçe bu sapıkların bu namussuzların sayısı gün be gün artacak.

Karaman’daki olay ve söz konusu vakıfla ilgili “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.” Diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu’na sormak lazım bir kurumu karalamak için sizden farklı size paralel ya da dikey bir konuma mı sahip olması gerekiyor. İktidardaki AKP’nin o kurumu kollayıp kollamaya çalışması niyedir.

O kurumun yetkili organları onca zaman böylesi bir vakayı görememiş ya da görmezden gelmişse bu o kurumu sorumlu kılmaz mı? O kurumu karalamaya gerek yok yeterince kararmış kurumu aklamaya çalışmayın bari. En azından yeni sapıklara ve sapıklıklara cesaret vermemiş olursunuz. Aksi halde sapığı, hırsızı, yalancısı, katili hepsi gelip size tutunacak. Kendini sizde aklamaya çalışacak. Oysa ki AK Parti derken biz bunu anlamamıştık acaba yanlış mı anlamışız?  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?