SEÇİMDE GÖZLER BATMAN’IN ÜZERİNDE OLACAK

20-09-2015

Türkiye tarihinin en kısa süreli seçimine hazırlanıyoruz.

1 Kasım seçimlerinin en önemli ayağı olan aday belirleme sürecini geride bıraktık.

Siyasi partiler Türkiye genelinde 7 Haziran aday listesindeki en ciddi aday değişikliğini Batman’da gerçekleştirdi.

7 Haziran seçimlerinde Batman’da 4 Milletvekilinden birini zar zor çıkaran AK Parti, listede 2 değişiklik yaptı.

HDP, 7 Haziran seçimlerinde 4’te 4’ü az bir oyla kaybettiği için listede ve sıralamada isim değişikliğine gitti.

CHP ise geçen seçimde Batman’da tarihinin en az oy oranını alması nedeni ile sil baştan bir liste ile seçime girme kararı verdi.

7 Haziran seçimlerine iddialı bir şekilde bağımsız adaylarla giren Hüda-Par ise seçime katılmama kararı aldı.

Batman’da tabanı olan siyasi partilerin bu kez işi çok sıkı tutmaları nedeni ile hem seçim öncesi hem de seçim günü gözler hep Batman’ın üzerinde olacak.

Batman’ın seçimini bu denli önemli bir hale getirmek büyük bir rekabete de neden olacaktır.

Keşke bu rekabet, olması gerektiği şekilde bir demokrasi şölenine dönüşmüş olsaydı.

Ancak geçen seçimleri göz önünde bulundurursak bu rekabet, ciddi manada gerilime neden olabilir. 

AK Parti en azından 2 milletvekili çıkarmak için, HDP ise her 4 milletvekilini almak için çalışacak. 

Tabi ki adı üzerinde bu bir seçimdir ve nihayetinde sonucu belirleyecek olan da seçmendir.

Seçmeni etkilemek için demokratik zemin içerisinde her siyasi partinin seçim çalışmasını özgür bir şekilde yapması gerekir.

Siyasi partilerin aday değişiklikleri Batman’da 7 Haziran seçim sonuçlarından farklı bir sonuç elde edilmesine yol açar mı?

Doğrusunu söylemek gerekirse çok zor gibi görünüyor.

Aday faktörünün bu süreçte bir siyasi partiye en fazla % 5’lik bir etkisi olabilir.

Bu da alınan milletvekili sayısını etkilemez.

Tabi seçimin sonucuna etki eden faktör sadece adaylar değildir.

1 Kasım seçimlerinin sonucunu etkileyecek en önemli faktörlerin başında kuşkusuz ki % 10’luk seçim barajı var.

AK Parti ve CHP’nin baraj gibi bir sorunları yok.

Yapılan anketlere göre bu gün için HDP ve MHP’nin de baraj altında kalma gibi bir riskleri görünmüyor.

1 Kasım’a kadar AK Parti tek başına iktidar olmak için gerekli olan milletvekili sayısını almak için ne yapması gerekirse onu yapacak gibi görünüyor.

Tuğrul Türkeş’i Başbakan Yardımcılığı ile ödüllendirip, MHP’den ayırarak Ankara’dan aday göstermesi, milliyetçi oyları almaya çalıştığını ortaya koyuyor.

Bu hamle ile MHP’yi baraj altında bırakmayı düşünüyorlar.

Yine AK Parti, HDP’ye 7 Haziran’da oy veren muhafazakâr Kürtlerin oyunu olmak için gösterdiği adayların yanı sıra Kürt illerinde güvenlik adı altında bir dizi uygulamayı da devreye koymaya başladı.

Örneğin seçmenlerin taşınması ve sandıkların birleştirilmesi bu uygulamalar çerçevesinde alınan bir karardır.

Yine güvenlik bölgeleri alanını genişleterek HDP’nin seçimde hareket alanını daraltmak, internet ve diğer sosyal medya iletişimini kısıtlamak, başta belediye başkanları olmak üzere HDP’nin siyasi kadrolarının çoğunu tutuklayıp cezaevine koymak gibi ihtimaller...

Tabi anti demokratik uygulamalar ve aşırı derecede güvenlik seçim sonuçları AK Parti için ters tepebilir de.

Seçmenin oy kullanmasını olağanüstü koşullar altında yaptırmak, işi kargaşa ve zahmetli bir hale getirmekten halk hoşnut olmayacaktır.

Elbette seçmenlerin hür iradesini sandığa yansıtması devletin görev ve sorumluluğundadır.

Ancak bunu yaparken işi gereğinden fazla abartmamak gerekir.

7 Haziran seçimlerinin sonucunu sadece güvenlik ekseninde ve zorbalıkla alınan oylar olarak ardı ardına tekrarlamak seçmenin iradesine de kişiliğine de hakarettir.

Batman ve Batmanlı seçmeni baskı ile kandırma ve tehditle hizaya getireceğini sananlar 1 Kasım’da bir kez daha yanılacaklar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?