Siyasi partiler seçim öncesi parti içi demokrasinin olduğunu ispatlamak için bir dizi faaliyet yürütüyorlar.
Aday belirleme noktasında siyasi parti liderlerinin “eşitlik, adalet, fırsat eşitliği” sözleri hep havada kalıyor.
Aday belirleme amacı ile denenen tüm yöntemler, gerçekten uzak ve halkı uyutmaktan başka bir şey değildir.
Aday listelerinin açıklanması ile birlikte bu gerçeği bir kez daha gördük.
Demek ki adaylar bir formalitenin yerine getirilmesi için bir figürandırlar.
Bile bile kullanılmayı kabul edenler de vardı, sonucun böyle olacağını bilmeden kullanılan da vardı.
Bu gerçek en çok da Batman gerçeğinde ortaya çıktı.
AK Parti önce partililerin önüne sandıklar kurdu.
Yetmedi sivil toplum örgütlerini de sürece kattı.
Yetmedi kanaatine güvendiği herkesin görüşüne başvurdu.
Sonra da parti içerisinde depreme neden olacak bir liste açıkladı.
HDP’de de bin bir yol ve yöntem denendi, ancak neticede adaylık için başvurusu dahi olmayanların yer almadığı sürpriz isimlerden oluşan bir aday listesi oluşturuldu. .
Bu tablo da aslında her şeyi anlatmaya yetiyor.
Bu sürece dahil olanlar şimdi kırgın, üzgün ve tepkilidirler.
Haksız da sayılmazlar... Madem her şey formaliteden öte bir şey değildi neden halkın gururu ile oynadınız.
Neden 100’lerce kişiyi aday olmak için heveslendirip figüran olarak kullandınız?
Aday adaylık yarışı ve sürecinin bir formaliteden ibaret olduğunu bile bile neden halkı bu oyununuza alet ettiniz?
Bütün bu nedenler bu seçimlerde ciddi manada kırılmalara neden olabilir.
Seçime kadar bu kırılmalar, küskünlükler düzeltebilirler mi bilinmez!
Ancak ortada yönteme ilişkin ciddi manada sıkıntı var.
Aslında bu kadar çok uğraşıya gerek kalmadan, en basit yol olan merkezi yoklama ile adaylar belirlenebilirdi.
O zaman bu kadar çok kırılma ve darılma da olmayacaktı.
Ama siyasi partiler de biliyorlar ki bu halkın hafızası seçime kadar yenilenir ve her şey unutulur.
Nasılsa bu halk çabuk unutur ve af eder, bu yüzden siyasi partiler her seçim aynı hatayı tekrarlıyorlar.
