SEÇMENİN TALEPLERİ

25-03-2017

Malum önümüzde bir referandum var.

16 Nisan’da yeniden sandığa gideceğiz.

Daha önce de bu köşede referandum ile ilgili yaptığım değerlendirmede “her ne kadar bu bir referandum ise de aslında bir seçimdir” demiştim.

Evet, seçime 1 aydan az süre kaldı.

Her ne kadar sokakta seçim heyecanı yoksa da “evet” ile “ hayır” cephesindeki siyasileri bir telaş ve heyecan sarmış.

Tabiri yerindeyse yerinde duramıyorlar.

Seçim çalışmaları çerçevesinde en ücra köye bile gidiyorlar.

Yağmur, çamur ve hiçbir mazeret dinlemiyorlar.

Bu güne kadar gidilmedik kapıları bile çalıyorlar.

Bu gidişle seçim gününe kadar ulaşmadıkları hiçbir seçmen kalmayacak.

Bu nedenden dolayı vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları, kendilerini hiçbir dönem bu denli değerli ve önemli hissetmemişti.

Vatandaşın ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin daha önce aylarca görüşmek için uğraştığı siyasiler şimdi kendilerini arayıp randevu talebinde bulunuyor.

Büyük Millet Meclisine kayıtlı telefon hattından da bu ara sık sık aranıyorlar.

Telefonun zili çalıyor, telefonun öbür ucunda son derece kibar bir sekreter “alo” diyor

Efendim müsaitseniz vekilim görüşecek”, ya da “ vekilim, yarın yapılacak şu toplantıya, açılışa veya yemeğe davet ediyor sizi”  mesajını iletiyor. 

Sadece milletvekilleri değil yereldeki siyasiler de çok hareketli günler yaşıyor.

Hepsi de seçmeni etkilemek için var güçleri ile çalışıyor.

Bu arada seçim fırsatçıları da siyasilerin tüm kapı ve diyalog kanallarını sonuna kadar açtıkları bu dönemi bir fırsat olarak değerlendirmenin telaşı içerisinde.

Art arda kişisel istek ve talepte bulunuyorlar.

Kendisine veya yakınlarına iş istiyorlar.

Tayin veya terfi talebinden tutun akla gelebilecek her türlü isteklerde bulunuyorlar.

Tek tük sorumluluk sahibi vatandaşlar ise yaşadıkları yerleşim yerine ait sorunları dile getiriyor.

Bu seçimi toplumsal meselelerin çözümü için bir fırsata dönüştürenler kendilerince siyasilerden diledikleri isteklerde haklı olabilirler.

Çünkü seçmenlerin çoğu ancak seçimden seçime yetki sahibi siyasilerin yüzünü görebiliyor.

Elbette seçimden seçime görebildiği ve kapısına kadar gelen siyasetçiden istekte bulunabilirler.

Yani siyasetçi oy talebinde bulunurken, vatandaşların da taleplerini dillendirmeleri anlaşılabilir bir durumdur.  

Tabi işi sadece bireysel çıkara çevirmeden dile getirilen haklı talepler, son derece makul karşılanabilir.

Ancak ne yazık ki siyasilere seçim süreçlerinde taleplerini iletenlerin büyük kısmı olayı çok dar bir çerçevede ele alıp, kişiselleştiriyor.

Benim itirazım sadece bu tür talepleredir.

Hiçbir şey istemesinler demiyorum sadece makul ve mantıklı, memleketin kalkınması ve toplumsal barışın sağlanması temelinde isteklerde bulunsunlar diyorum.

Çünkü bu seçimi toplumun yararına olan genel çıkarlar için fırsata dönüştürürsek o zaman daha çok bir anlam kazanır diye düşünüyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?