ŞEHRİME KÜSTÜM

26-04-2018

Bu hafta içerisinde yazdığım yazılara şöyle bir göz atıyorum, hepsi genelde şehrimiz insanın içinde bulunduğu olumsuz davranış ve ruh hali ile ilgili.

Eleştirmişim yanlışları, hem de acımasız bir şekilde, tabi anlayana.

Yazılarımı okuduysanız şehrimizde hiç de iç açıcı bir tablo yok anlayacağınız.

İnanın bu şehir, bazen en sakin insanı bile geriyor.

Batman’da sokağa çıktığım andan itibaren sorumsuz insanların davranışlarını görünce şahsen geriliyorum.

Bir gün içerisinde şahit olduğum iki mevzuyu önce bir anlatayım, okuyun ve siz de kendinizi benim yerine koyun ve lütfen mümkünse gerilmeyin.

Önce size GAP Mahallesi 2539 sokakta karşılaştığım trajikomik vakayı anlatayım müsaadenizle;

Aracımla saat 19.00 sıralarında 2519 sokağın sonuna gelince, sokağı kapatacak şekilde içinde moloz dolu bir kamyonun durduğunu gördüm.

Bir kepçe de köşede yapımı biten binanın çevre düzenlemesi için etraftaki molozları kamyona yüklüyordu.

Geçiş için ve yol açmaları için müsaade istedim.

Nafile...

Üstelik elinin tersi ile işaret ederek “geri gidin” dedi.

Sonra benim gibi sokağın keyfi olarak kapatıldığını bilmeyen iki araç sahibi daha durdu.

Bir süre yolun açılması için direndik ve bekledik.

İlginçtir adamlar, oralı bile olmuyordu.

Arabadan indim.

Kepçe operatöründen yolu açması için rica ettim “müteahhit sokağı kapatmış” diye cevap verdi.

Müteahhitten rica ettim “ya kamyon dolana kadar bekleyeceksiniz, ya da geri gideceksiniz” dedi.

Peki, madem sokağı kapattınız niye girişte kapalı diye bir işaret koymadınız?

“Hem sokağı kapatmak için Belediyeden izniniz var mı?” diye sorunca da, neredeyse müteahhit, kamyoncu ve kepçe operatörü, birlik olup bana saldıracaklardı.

Tatsızlık yaşanmasın, olay daha fazla büyümesin diye yanımdaki diğer araç sürücüleri ile sessimizi çıkarmadık.

Aracı bir yere park ettikten sonra Diyarbakır Caddesi’ne yürüyerek gittim,  bir arkadaşa uğrayacaktım.

Diyarbakır Caddesinin 1. vizyon bölümünün Safir Plaza’nın önündeki kaldırımda güvenli, adımlarla rahat bir şekilde yürüyorum, nasıl olsa kaldırımlar yayalara ait diye.

Oysa hiç de düşündüğüm gibi olmadığını, bir korna sesi ile öğrenmiş oldum.

Arkaya dönüp baktığımda nerdeyse beni ve kaldırımda yürüyen onlarca kişiyi ezecek şekilde Sedat Özevin Caddesi istikametinden bir pikabın, kaldırımı ortalamış şekilde hızla geldiğini gördüm.

Bir an inanmak istemedim, ama ne yazık ki gördüklerim gerçekti.

Kaldırımda yaya sayısının fazla olduğu bir saatte, bir anda kuralları alt üst eden pikap sürücüsü, Safir Plaza Sokağına girip oracıkta park etti.

Bu iki olumsuzluğu üst üste yaşayınca Batman’da şehir kültürünün hiçbir zaman oturmayacağına bir kez daha inandım.

Çünkü nüfusunun %99’u son 50 yılda köyden göç etmiş bir şehirde hala köydeki kurallara ve yaşam biçimini uyguluyorlar.

Kimisi keyfine göre sokak kapatıyor, kimisi de kestirme yolu kullanmak üzere araçla kaldırıma halkın arasına dalıyor.

 Bu iki olumsuz vakaya şahit olunca daraldım, sıkıldım ve şehrime küstüm bir an.

Birlikte yaşama noktasında kural sahibi ve gayet saygılı biriyken böyle olumsuzluklar ister istemez insanın canını da sıkıyor, insanı canı kadar sevdiği şehrine karşı  da küstürüyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?