SİNEĞİ DEVE YAPMAK

27-05-2019

Doğanın dengesinin bozulması ile birlikte mevsim geçişlerinde sıkıntılar yaşanmaktadır.  

Nitekim bu sene bunu daha belirgin bir şekilde hissettik.

Şehrimiz, bahara yavaş yavaş veda ederken ve yaz mevsimi yüzünü göstermeye başlarken, bir takım olumsuzluklar da baş göstermeye başladı.

İlk işaret neredeyse her biri pinpon topu büyüklüğünde yağan doluydu.

Sonrasında kentimizde hiç şahit olmadığımız, ağaçları deviren ve çatıları uçuran hortum olayına şahit olduk.

Bu sıralar çöl tozları da bir süre etkili oldu.

Bir de yoğun şikâyet konusu olan yoğun haşere hareketliliği yaşanıyor. 

Yıllardır iklim geçişi esnasında bu denli bir sinek ve böcek yoğunluğuna şahit olunmamıştı.

Tabi bu sorun sadece şehrimizde yaşanmıyor.

Arabistan Çöllerinden Ege, Akdeniz Kıyılarına kadar sinek ve böcek istilası, basında geniş yer tutuyor.

Basında haşereler ile ilgili haber başlıklarına bir göz atalım;

-Bu kadarı da 'pes' dedirtti! Urfa istila altında

-Adıyaman’da böcek istilası, vatandaşlar tedirgin.  

-Böcek istilası nedeniyle Kâbe’de namaz kılınamadı

-Mersin’de vatandaşın sinek isyanı

-  Malatya’da sinek istilası! Cam pencere açamıyorlar

Batman’daki haşere yoğunluğu ile ilgili de sosyal medya ve basında buna benzer birçok haber yapıldı.

Bu mesele öyle bir hal aldı ki hani bir söz vardır;

Pireyi deve yapmak…

Sineği de deve yaptılar adeta.

Hatta şehrimizde olağanüstü haşere popülâsyonu nedeni ile henüz göreve yeni seçilen mevcut belediye yönetimi, acımasız eleştiriliyor.

Neredeyse “bunlar görevini yapamıyor, kayyum atansın” diyecek kadar ileri gidenler oldu.

Birilerinin azıcık rahatı bozuldu diye ellerinden gelse, bu sene sayıları biraz fazla olan börtü fazlalaşan börtü böceğe atom bombası atacaklar.

Gerçi mevcut kimyasal ilaçlar, kelebek ve bal arıları gibi masum canlılar dâhil her haşere ve böcek için bir atom bombası niteliğindedir zaten.

Her sene olduğu gibi haşerelere karşı bu sene de ilaçlama çalışmaları günlerdir her yerde başlatıldı.

Ama birkaç böcek, ev ve işyerlerine misafir oldu diye bazı kişiler, ilaçlama çalışmalarını yetersiz görüp, son canlı yok olana kadar ilacın dozunun artırılmasını istiyorlar.

Aşırı ilaçlama ile birlikte böcek popülâsyonlarındaki düşüşün bir bakıma tabiattaki canlı türlerini yok etmek olduğu gerçeği ise umurlarında bile değil.

Yeter ki rahatları bozulmasın, evlerine bir böcek uğramasın, vücutlarına bir sinek konmasın.

Oysa bir zararlıyı yok edelim derken yanlış yöntemlerle, faydalı birçok canlı da yok ediliyor.

Böcek ilaçları sadece haşereleri değil, kuşları ve diğer sürüngen canlıları da ciddi manada etkiliyor.

Çünkü her ilaçlama ile birlikte havamız, toprağımız ve su kaynaklarımızı da kirletiyoruz.

Zararlı haşerelere karşı kullanılan ilaçlar, kimyasal maddeler içeren zehirden oluşmaktadır.

Bu zararlı kimyasallar insan sağlığını da ciddi manada tehdit etmektedir.

Meseleye biraz da bu açıdan bakmak gerekir.

Kaldı ki her böcek zararlı değildir, hatta böcek popülâsyonlarındaki artışa doğanın dengesi açısından sevinmemiz gerekmektedir.

Çünkü her bir canlının türünün azalması demek, doğanın dengesinin bozulmasını tetikler.

Doğanın dengesinin bozulması da gelecekte büyük felaketlere yol açar.

Bu nedenle tüm canlılara, havamıza, toprağımıza, suyumuza sahip çıkmamız gerekmektedir.

Her şeyden önce, sineği deve yapmak yerine, dönüp kendimize bakmamız gerekir.

Tüm canlıların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürebilmesi için doğanın korunması noktasında bizlere düşen görevi eksiksiz olarak yerine getiriyor muyuz?

Meseleye bu pencereden bakılırsa eminim ki sinek, böcek tartışmaları ve yakınmalarına da gerek kalmaz.   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?