SİYASİLERE TAVSİYELER

05-10-2015

Beş ay aradan sonra mecbur bırakıldığımız seçimlere, bir aydan az bir süre kaldı.

Aslında bu seçim bir yerde 7 Haziran seçimlerinin devamıdır.

1 Kasım seçimlerini 7 Haziran seçimlerinden farklı kılan diğer bir durum, bu seçimin şartlar bu şekilde devam edecekse savaş koşullarını aratmayacak şartlarda yapılacağıdır.

Türkiye gibi bir ülkede 5 ayda her an her şey olabilir.

Ancak buna rağmen seçime giren siyasi partilerin genel başkanları ve aday gösterdikleri adayların % 99’u neredeyse aynı kişiler.

Siyasi partilerin 1 Kasım seçimleri için hazırladığı seçim beyannameleri de neredeyse 7 Haziran’ın kopyası gibi.

Sadece oy kapma amacı ile vaatler daha da artmış.

Eeee… Madem durum böyleyse ve bu seçim bir tekrar niteliğindeyse, kimsenin kimseyi rahatsız etmesine gerek yok.

Benim siyasi partilere tavsiyem ne seçim lokalleri açın ne de ev ev dolaşıp halkı rahatsız edin.

Beş ay önce kime bu halk oy verdiyse büyük ihtimalle oyunun rengi değişmeyecektir.

Belki gerekli olan lokal bazı çalışmalar yapılır.

Ancak 7 Haziran’da olduğu gibi gürültü patırtıya ve koşturmaya gerek yok.

Hangi siyasi parti sade ve gösterişsiz bir seçim çalışması yaparsa o, halktan daha çok takdir toplar.

Halkta da zaten seçim havası yok.

Halkın beklentisi, çatışmaları durduracak ve kalıcı bir barışı sağlayacak umutlardır.

Kim ki barışa dair umutları bu halka hissettirse halk da oyunu ona verecektir.

Çünkü halk çatışma istemiyor… Acı, ölüm ve gözyaşı istemiyor.

Silvan, Cizre, Nusaybin, Bismil’de yaşananlardan dolayı halk çok kaygılı ve tedirgin. 

Kentlerin savaş alanına dönüşmesini, hendek ve barikatların kurulmasını, tank ve toplarla evlerinin delik deşik olmasını istemiyor.

Herkesin özgür ve eşit şartlarda yaşamasını ve öz yönetim mi istiyor, özerklik mi istiyor, şiddete ve çatışmaya gerek kalmadan demokratik yol ve yöntemlerle istediğini elde etme yoluna başvurulmasını istiyor.

Halk istemeden, dayatma ve zorlama ile hiç kimse istediği hedefine ulaşamaz.

Halkın ne istediğini düzgün bir şekilde anlamayan ve görmeyen de kaybetmeye mahkûmdur.

Koyun gibi hiç kimse de bu halkı istediği şekilde yönlendiremez.

Bu halk 30 yıllık çatışma döneminde acı ve gözyaşı ile birlikte ciddi bir şekilde bilinçlendi.

Yani bilinçli bir halk var artık.

90’lı yıllardaki siyasi yaklaşım ve üsluplarla kimse bu halka istediğini kabul ettiremez.

Bu yüzden siyasilere öncelikli tavsiyem bu halkın oyunu alabilmek için önce halktan biri olun.

Halkın tam olarak önceliklerini, taleplerini öğrenin.

Öyle seçimden seçime görünerek oy avcılığı yapmaya kalkışmayın. Bu halkın cevabı sandık açıldığında sizi şok edebilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?