SÖZÜN BİTTİĞİ FALAN YOK

21-08-2016

Bir türlü gelemedik o yere. Geldiğimizi sandığımız her seferinde öyle şeyler yaşadık ki daha önce geldiğimizi sandığımız o yerin yalan olduğunu anladık da aha şimdi geldik dedik.

Bir türlü sözün bittiği yeri bulamadık.

Bitiremedik sözü.

Bitiremedik de temiz akıl sahipleri olup düşünemedik.

Suriyeli Ümran’ın ambulansta sessiz sakin oturuşu ve yanında Aylan’ın kıyıda cansız uzanışı..

Savaşın kurbanı çocuklara sunulan iki seçenek “Suriyeli çocuklar için seçenekler” üst başlığı “kalmak” ve “gitmek” ifadeleriyle bütün soysal ağlarda çokça paylaşıldı.

Sözün bittiği yer dediler yine...

Oysa söz bitmemişti daha...

Ki bitmediğinin kanıtı hemen haber sitelerine düştü..

Gaziantep'te çiftlikte çobanlık yapan S.D., günübirlik çalışan Suriyeli ailenin kendisine emanet ettiği 9 aylık bebeğe cinsel istismarda bulunmuş  ve tutuklanmıştı.

Söz nerde, nasıl başladı bilmiyorum ama başladığından beri alçaklaşıyor, canileşiyor, sapıtıyor vahşileşiyor insan.

Ama bitmiyor...

Sözün bittiği falan yok. Yalan hepsi. Tam bitirecek oluyoruz yenisi düşüyor o kahrolası nefret dolu dilimize.

“bilir misin Vera bu kaçıncı çocuk? bu kaçıncı kertik yüreğe atılan? eskisi gibi değil... artık daha da sancılı”

Bu kaçıncı, sözün buluşamadığı sondur.

Gevezeliğe lüzum yok.

Kimsenin sonu getirdiği ve de istediği yok. Hala en başındayız. En başında ve çirkinleştikçe çirkinleşiyoruz daha çok. Ölüp, ölüp öldürüyoruz insanlığı...

En olmaz dediklerimizi oldurduk. Söz kaldı biz bittik günden güne. Aslında bütün savaşımız sözleydi. Oysa ne çok sözlenip duruyorduk. Savaşla sözlendik, yalanla, çalmakla, ölmek ve öldürmekle sözlendik. Politik bütün pisliklerle sözlendik. Yetmedi bize... Gazeteler yetmedi, internet siteleri ve sosyal ağlar yetmedi. Sözün diktasını sürdürmek için her gün yeni şeyler icat edip durduk.

Söz alıp ver söz verdikçe can alıp can verdik daha çok ama bitmedi, bitiremedik. Sözün bittiği yere bir türlü gelemedik... Bin türlü caniliğe, bin türlü cinayete bin türlü vahşiliğe ve bin türlü savaşa alıştık da susmaya alışamadık.

Söz bitmedi bitmiyor ve o yer yalan, dahası var. Şaşırmayın siz sineyi genişletin dahasına yer açın... Soluksuz kin kusacağız daha, soluksuz nefret devşirip yetiştireceğiz ve gelecek nesillere söz ile savaşlarımızı, söz ile oyunlarımızı miras bırakıp en çok nasıl ölüp nasıl öldüreceklerini öğreteceğiz.

Kendilerini, bırakın kendileriyle, dostluklarıyla bile değil düşmanlıklarıyla tanımlamalarını öğreteceğiz. Nefret yarışında, partizanlıkta, holiganca nasıl daha çok bağırabileceklerini göstereceğiz. Sözün en çirkiniyle besleyip büyüteceğiz gelecek nesilleri.

Sevgi ve saygı gibi eski dünyanın paradigmasına sıkışıp kalmış duygulardan ve kelimelerden uzak tutacağız onları. Duayı değil bedduayı öğreteceğiz daha onlara. Şiiri değil, sloganları ve politik kiri ezberleteceğiz onlara. Ve biz bu kinle yoğruldukça masallarımız olmayacak artık. Olanında da gökten üç elma düşmeyecek başımıza, üç binlerce bomba düşecek hepimize...

Ve biz yine sözün bittiği yer sanacağız her felaketi. Bir sonraki felakete ve bir sonraki yere kadar...

“söylesene Vera çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir?”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?