TATLICININ TATSIZ OLAYI

19-10-2016

Geçtiğimiz hafta birçok haber sitesi ve sosyal ağlarda bir fotoğraf ve beraberinde video kaydı yayınlanıp durdu.

Fotoğrafta yerde oturmuş kafası kanayan ve eliyle yüzünü kapatıp ağlayan bir adamın görüntüleri vardı.

Tatlıcı Ali Kitmir ya da diğer adıyla Tatlıcı Ali abi, Tatlıcı Ali usta tatsız bir olaya konu olunca elden ele, telden tele yayılıp durdu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri tarafından tatlı arabası alınmaya çalışılan Tatlıcı Ali Kitmir, arabasını teslim etmek istememiş, arabasını almak isteyen zabıta ekiplerine karşı kendini ve arabasını bıçakla savunmaya çalışmış, olay biri tarafından cep telefonuna çekilip sosyal ağlar üzerince yayınlanınca tatsız hadisenin yönü ve boyutu değişmişti.

Yayınlanan görüntülerde zabıtaya bıçak savurarak “Ya öleceğim ya da bunu vermeyeceğim” diyen beş çocuğun kendine baktığını söyleyen Ali Kitmir, zabıtalarca devrilip darp edilince başı kanamış, ardından vatandaşlar ve yine zabıtalarca yerde suyla elini yüzünü yıkamasına yardımcı olunmuştu.

Buraya kadar haberin niteliği farklı bir boyut kazanmıştı. Buraya kadar olayın özeti beş çocuğuna tatlı arabasıyla bakmaya çalışan bir tatlıcının zabıtalarca engellenmesi ve arabasının alınmaya çalışılmasıydı.

Haber değeri çok yüksek miydi değildi, haber çarpıcı mıydı yine değildi.

Aslında her birimizin her gün sokaklarda rastladığımız sıradan hadiselerden biriydi.

Zabıta seyyar satıcılarla mücadele ederken bazen kavgaya tutuşur direnen satıcı ya da zabıta darp olur yaralanır.

Olayı çarpıcı kılan neydi peki?

Olayın görüntülerle desteklenmesi, Tatlıcı Ali’nin canı pahasına ve bıçakla arabasını vermemekte direnmesi ve bu görüntülerin sosyal ağlarda hızla paylaşılması.

Aslında buraya kadar her şey normaldi.

Zabıta işini yapıyordu ama kabaca yapıyordu, Tatlıcı Ali Abi de yanlış ama doğru rızkını koruyordu ama yanlış biçimde suç olabilecek bir tarzda yapıyordu bunu.

***

Olayın yönü ne zaman değişti?

Ta ki Hürriyet Gazetesi geçmişe dönük, 15 Temmuz gecesinden bir fotoğraf paylaşıncaya kadar.

Fotoğrafta Tatlıcı Ali olduğu iddia edilen bir adam, sedyede yaralı bir biçimde taşınırken görülüyordu.

Ve haber bu detaydan yürümeye başladı.

Haber, özetle “15 Temmuz gecesi darbecilerden yediği kurşun, zabıtadan yediği darbe kadar acıtmadı” replikleriyle daha da çok dolanmaya başladı sosyal ağlarda.

15 Temmuz gazisi olup çıkmıştı Tatlıcı Ali Abi ve sanki 15 Temmuz gazisi olunca her şeyi yapmaya hakkı varmış gibi bir algı oluşturuluyordu.

Zabıtaya bıçak sallayabilir belediyenin zabıta yönetmeliğine aykırı istediği yerde istediği tablayı gezdirebilirdi sanki. Ve bu kanaati destekleyen besleyen detaylar gelmeye devam ediyordu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş telefonla arayıp özür diliyor helallik istiyor ve bu görüşmenin iki tarafta ki görüntüleri çekilerek servis ediliyordu.

Niye çünkü 15 Temmuz Gazisi’ydi.

Peki, gerçekten gazi miydi yoksa birileri yine kirli niyetleri üzerinden bir algı mı oluşturuyordu?

Meğerse Hürriyetin paylaştığı fotoğrafta ki gazi de Tatlıcı Ali değilmiş.

Çıkıp kendi konuştu “Ben 15 Temmuz gecesi evimdeydim dedi. 15 Temmuz değil Suriye Gazisiyim” dedi.

Kimse sormuyor mu?

15 Temmuz Gazisi olanın hakları sınırsız mı? Zabıtaya bıçakla saldırabilir mi?

Kadir Topbaş, zabıtanın her darp ettiğinden helallik alıyor mu?

Nasıl bir ruh halidir anlamış değilim.

15 Temmuz gecesinde yaşananları bütün kurumlar ha bire 7’den 70’e bütün halkın belleğinde canlı diri tutmaya çalışmasının anlamı nedir?

Daha ben bunları yazarken bir haber düştü önüme: Kırıkkale'nin, Çelebi İlçesindeki bazı okullarda 15 Temmuz Demokrasi Marşı okul zili yapıldı.

Kaymakamlık bir de açıklama yapmış.

Neymiş? “15 Temmuz şehitlerini anmak ve öğrencilere unutturmamak amacıyla Kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü kararıyla 15 Temmuz Demokrasi Marşı'nın okullarda zil sesi yapıldığı bildirildi”

Açıklamada, uygulamanın tüm Türkiye için bir örnek olması temennisinde de bulunulmuş.

Yani bu kafa, korunmamız gereken, ihanet, darbe, zillet, hain, ölüm, silah, tank kelimelerini küçücük çocuklarımızın beynine çakmaya ve sağlıksız bir nesil yaratmaya devam edecek.

Ne değişti? Bir marş kalktı yerine diğeri geldi.

Allah sizi ve çocuklarınızı bütün marşlardan korusun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?