TÖVBE KADAR KARA

04-08-2015

Nasıl bir ruh halidir nasıl hastalıklı bir haldir anlamak mümkün değil.

Bir yandan kinle nefretle yine ve eskisinden çok körüklenmiş bir savaş yine her biri sadece kendi ölülerine ağıtlar yakan savaşın iki tarafı, ölmeyi ve öldürmeyi bir ayin gibi kutsayan zihniyetler.

Kan davası mı cinnet hali mi nasıl bir akıl tutulmasıdır anlamak mümkün değil.

Bir taraftan elindeki güçlerle top yekün savaşan taraflar diğer taraftan niçin öldüğü ya da öldürdüğünü bilmeden cephelere mevzilere ve dağlara çekilen halklar.

Bir yanda asker anneleri diğer yanda barış anneleri. Acının hali aynı olsa da adında bile ayrışan iki toplum. İki toplum iki halk.

Kimsenin inandığı yok artık din kardeşi olduğumuza. Etle tırnak gibi durduğumuza. Birilerinin oy hesabına iktidar hırsına diğerlerinin güç sultasına kahramanlık safsatasına kurban oluyor kurban alıyoruz.

Nereye varacak bu daha ne kadar insan ölecek. Kafasında öngörüsüne dair iyimser bir tablo taşıyan var mı? Kafasında buradan gitmek fikrini taşımayan var mı?

Bir yandan göstermelik koalisyon turlarıyla birbirini oyalayan basiretsiz ve vahşileştikçe vahşileşen siyasi partiler. Diğer yandan kendini her şeyin üstünde gören başkanı olduğu cumhuru bazen terbiye etmeye çalışan, bazen de en acımasız biçimde canıyla cezalandırmaktan geri durmayan bir kibir abidesi.

Öte yandan 40 yıla yakındır süren bir savaşı bitirmek derdinden uzak eli silahlı savaş baronları. Tepinip duran filler altlarında ezilen çimen.

İç içe girmiş bir garip haldir Ortadoğu coğrafyasında yaşanan. Ortadoğu halklarının ve de özelde Kürtlerin kaderi bu diye ezberletilmiş bize. Ne çok duyar oldum bu cümleyi şu son günlerde.

Kimse ezberinden vazgeçmiyor. Herkes ezberinde bilendikçe bileniyor kudurdukça kuduruyor. Bir taraftan IŞİD ile savaşan YPG güçlerine İncirlikten kalkan Amerikan savaş uçakları yardım ederken diğer taraftan ve eş zamanlı kalkan Türk ordusuna ait uçaklar PKK ve YPG, PYD güçlerini bombalıyor.

Bir yandan özgürlük ve demokrasi savaşı verdiğini söyleyen PYD, Suriye’deki iç savaşın baş sorumlusu Esed gibi bir zalim ve katilin ordusuna katıldığını ilan ediyor, diğer yandan Müslümanlıkla ilgili mangalda kül bırakmayan İran İslam Cumhuriyeti, şia mezhepçiliği yaparak Esed yandaşlığıyla, Esed katilinin ordusuna katılan PYD’ye silah yardımında bulunuyor.

Aynı halk da devletler gibi savaşın iki cephesini beslemiyor mu?

En basiti Batman’dan kalkıp giderek IŞİD’e katılıp onların cephelerinde savaşanlarla beraber Kobane’de YPG saflarında savaşın ölenlerimiz de yok mu? İki eli var herkesin her biri birbirinin düşmanı iki kişinin elinde. El ele tutuşmuş cinnet çemberi gibi.

Ortada yanan bir ateşin ki o ateşi insanlarla besliyor ve etrafında dönüp savaş tamtamlarıyla ayinlerde kendilerinden geçiyorlar. Yetmedi mi yorulmadık mı?

Ve biz oturup ufacık aklımızla onların değirmenine su taşıyoruz. Nasıl mı? Konuşarak, tartışarak, çatışarak... Bir ölüp bir ölerek.

Sezai Karakoç’un bir zamanlar elden ele dolaşan Monna Rosa Şiirinin “Pişmanlık ve Çileler” adlı bölümünde 3 defa tekrarlanan iki dize vardır. Son olarak düşünmeniz dileğiyle paylaşmak istiyorum.

Benim gözlerim yeşildir, ah, onun gözleri kara;

Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?