ÜÇ BAYRAMIN ARDINDAN...

04-09-2017

Üç bayramın bir haftaya hatta iki bayramın aynı güne denk gelmesi dolayısı ile on günlük bir tatil yapmış olduk.

Bu üç önemli bayramın ilki 30 Ağustos Zafer Bayramıydı.

1 Eylüle denk gelen iki Kurban bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış Günü, yani barışseverlerin büyük anlam ve önem biçtikleri bayram olarak gördükleri özel bir gündü.

İnsanların en çok ortaklaştığı, birlikte sevinip mutlu olduğu değerlerin başında gelen bayramlarımızda ne yazık ki toplumda gittikçe artan kutuplaşma ve ötekileştirme nedeni ile arzulanan tablo bir türlü oluşmuyor.

30 Ağustos Bayramı anlam ve önemi gerçek manada kavranmış olsa aslında bu gün yaşanan bütün sorunları kardeşlik hukuku içerisinde çözecek bir anlam ve öneme sahiptir.

Bu Zafer, Türkiye’de yaşayan bütün halkların hiçbir inanç ve etnisite ayırımı yapmadan omuz omuza emperyalist güçlere karşı verdikleri mücadele sonucunda elde edilmiş çünkü.

Ortada bir gurur varsa şayet bu ülkede yaşayan her bireyin ecdadının verdiği bedelle oluşmuştur.

Ne yazık ki bu bayramda gittikçe diğer bayramlar gibi özünden uzaklaşıyor.

Kamu kurumların resmi tören ve etkinlikleri dışında insanlar şayet bir zorunluluk ve dayatmadan ziyade bilinçli ve coşkulu bir şekilde kendini bayrama katması gerekir.

Ancak özelikle bölgede bu tablo yıllardır oluşmuyor.

Sadece 30 Ağustos Zafer Bayramı değil diğer bayramlarda gittikçe özünden uzaklaşıyor.

İslam dininde büyük bir öneme sahip Kurban Bayramı da gittikçe o manevi ruhundan uzaklaşıyor.

Bir dayanışma, barışma ve ibadet günü olmaktan ziyade insanlar 4 günlük bayram süresini bir dinlenme ve tatil fırsatı olarak değerlendiriyor.

Bu bayramda da genelde daha çok insanlar Kurban Bayramı’nı çoğunluk olarak anlam ve önemine göre kutlamadı.

Sosyal medya ve telefon aracılığı ile de bayram mesajları gelmese sanırsın ki bayram gelmemiş.

Dost, hasta, akraba ziyaretleri çok sınırlı olarak gerçekleşti bu bayramda.

Bayramın özünü oluşturan yardımlaşma, dayanışma, barışmanın zirve yaptığı,

Sokaklarda çocukların sabah saatlerindeki koşuşturmaları,

Tanıdık tanımadık her kapıyı çalıp şeker toplamak için bayram kutlamalarını göremedik bu bayramda.

Bayramın birinci gününe gelen bir diğer önemli bir günde Dünya Barış Günü’ydü.

Böyle bir anlamlı günde ne yazık ki dünyanın dört bir yanında savaş ve çatışmalardan kaynaklı büyük felaketler yaşanıyordu.

1 Eylül Dünya Barış günü Kurban Bayramın birinci gününe denk geldiği için bayramın gölgesinde kaldı.

Sadece bir iki kurumun yazılı basın açıklaması ötesinden gitmedi, 1 Eylül Dünya Barış gününü kutlamak.

Özetle tatil sürecine üç anlamlı günü, üç bayramı sığdırdık ama hiç birisini anlamlandırma ve coşkusu olması gereken düzeyde değildi.  

Sönük geçti üç önemli gün.

Üç bayram.

Hele, hele 1 Eylül Dünya Barış Günü ile Kurban Bayramı’nın aynı güne gelmesi de çok manidardı.

Tüm dünyada ve coğrafyamızda barışa susadığımız bu süreçte geride bıraktığımız 1 Eylül’ü daha bir farklı konseptle ve coşku ile kutlayabilirdik de.

Ama ne bunu anlamlandıran nede akıl eden oldu.

Bayram coşkusu ve Barış başka bir zaman ve mevsime kaldı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?