AK Parti Hükümeti evlenen her çift için belirlediği 3 çocuk hedefini teşvik etmek üzere, bu ailelere 600 TL’ye kadar yardım yapılmasını kanunlaştırmak istiyor.
Meclis'e sunulan yeni torba kanunda birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üçüncü ve sonraki çocuklar için 600 lira yardım yapılması öngörülüyor.
AK Partinin tam olarak üç çocukta neden ısrar ettiğini toplum hala anlamış değil.
“En az üç çocuk, ille de üç çocuk” demek elbette kolay.
Ya sonrası?
Fazla çocuk istenince genelde ilk akla gelen;
İşsizler kervanına yeni bireyler kazandırmak mı?
Sokaktaki çocukların ve suça itilmişlerin sayısını artırmak mı?
Madde bağımlısı çocuklara yenisini eklemek mi?
Kötü çevre koşullarından sakat veya sağlığı yerinde olmayan çocuklar topluluğunu oluşturmak mı?
50–60 kişilik sınıflıklarda tıkış tıkış eğitim ve öğretim görmeye çalışan çocuk sayısını artırmak mı?
Bu tür olumsuzlukları içinde barındıran onlarca örneği artırmak mümkündür.
Yani anlayacağınız öyle çok nüfusla çok güçlenmek, genç nüfus ile istikrarlı ve güvenli bir gelecek kurmak, boş bir hayaldir.
Kültürel yozlaşma içerisinde, lüks ve eğlenceye kendini kaptırmış, bilgisayar ve televizyona tutkun bir çocuk ve gençlik gerçekliğimizi göz ardı edip ha bre üç, üç, üç demek kolay.
Konuya sadece mili meseleden yaklaşmak yetmez, sosyolojik ve ekonomik açıdan da yaklaşmak gerekir.
“Siz üç çocuğu yapın, gerisini merak etmeyin” demek kolaydır.
Üç ve daha fazlasının sonu nereye varıyor diye merak ediyorsanız şayet, öyle bütün Türkiye’yi dolaşmanıza gerek yok. Batman’ın durumunu inceleyin, sonuçlarını net bir biçimde görürsünüz.
Genelde ailelerin çocuk sayısı üçten fazla, 10 çocuğu olan aileler de var.
Bu yüzden Batman genç bir nüfusa sahip.
Hatta Türkiye’de bu anlamda birinci sırada.
Bu birinciliğin Batman’a kazandırdığı başka bir birincilik daha var. O da, Türkiye’de en çok işsizin bulunduğu kenttir Batman.
Nüfusunun yarısı yoksulluk içerisinde yaşıyor ve bu yüzden yeşil kart sahibidir.
En çok çocuğun suça itildiği, istismar edildiği kent de Batman’dır.
Ağır işlerde çocuk yaşta binlerce kişi çalıştırılıyor.
Yine toplumsal meselelerden en çok etkilenenlerin çocuklar olduğunu düşünürsek, bunca sorun içerisinde büyüyecek bir çocuğun ruh halinin ne olacağını da iyi hesaplamak lazım.
Bu çocuklar, günümüz şart ve yaşam koşullarında o çocuksu masumiyetini yitirmektedir.
3 çocuktan ziyade, mevcut çocukların insanca yaşayabileceği sağlıklı ve güvenli yaşamın koşullarını kurmak daha hayati ve daha önemlidir.
Bu şart ve koşulları yaratmak ise devletin öncelikli görevlerinden birisidir.
