YA DİĞER FAİZ VE FAİZCİLER?

25-08-2019

 

Geçen Cuma Günü hutbenin konusu faizdi.
Şehrimizin de içinde battıkça battığı, zengini zenginleştiren, fakiri yoksullaştıran, ailelerin dağılmasına neden olan, toplumsal barışı zedeleyen, tefecilerin silahı olan faiz konusunu, kimi imam diyanetin ellerine tutuşturduğu metni okuyarak, kimisi de kendi yorumlarını işleyip cemaate bu haksız kazançla ilgili mesajlar verdi.
Benim bulunduğum camide vaiz, biraz inisiyatif kullanarak Cuma Hutbesi’nde faizle ilgili daha somut ve açık örnekler verdi.
İmamın inisiyatif kullandığını, eline tutuşturulan metni yarım yamalak Türkçesi ile okumak yerine ayetler okuyarak bunu tercüme etmesinden anladım.
Bunu yaparken konuyu biraz daha anlaşılır hale getirdi.
Namaz sonrası ise diyanetin internette yayınlanan hutbe metnine baktığımda ise az da olsa faiz ve faizciler ile ilgili söylediklerinin daha gerçekçi olduğunu öğrendim.
...
Diyanet Hutbesinde faizciler için özetle, faiz haramdır çünkü İslam’ın hukuk ve ahlâk sisteminin temelinde yer alan Hak kavramına aykırıdır. Faiz kul hakkını hiçe sayarak, insanları kolaylıkla aldatmanın yolunu açar. Kazanıyorum zannederken aslında kaybeden bireyi ve birbirine güvenini yitiren toplumu felakete sürükler. Faiz yalnızca malın değil, hayatın da bereketini kaçırır. Nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan ömürler faizin birer neticesidir. Yüce Allah çalışıp çabalamadan haksız yoldan kazanç sağlayanların ibretlik âkıbetini bizlere şöyle haber vermektedir: “Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu durum onların alışveriş de faiz gibidir demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır” deniliyordu.
...
Cuma Günü dinlediğim imam ise “Faizcilik, insanların alın teri ile topladıklarını kan emicilikle onlardan almaktır. Allahın haram kıldığı faizi meşru kılanlar Allahın kanunlarına, kitabına karşı savaş açmaktır” şeklinde yorumladı.
Ama ne diyanetin hazırladığı metin ne de bizim imamın faizle ilgili söyledikleri, faizle ilgili ülkemizdeki tüm mekanizmaya objektif bir değerlendirme değildi.
Onlar daha çok toplumda tefecilik yaparak yasadışı kazanç elde etmeye çalışanlar üzerinden faiz ve faizciliğe değindiler.
Asıl ve en büyük faiz ve faizciliği toplumda yayan sektör olan banka ve finans kuruluşları ile ilgili ise tek kelime söylemediler.
Oysa piyasadaki faizcilerin yaptığı iş ve işleyiş, bankaların yaptığının yanında devede kulak bile değildir.
Tabi sadece bankalar değil.
Faiz işi ile meşgul olan, vatandaşlarla para alışverişi olan her kurum, bir nevi faize bulaşmış vaziyettedir.
Günümüzde iş ve işleyişe göre sadece faizin adı değişiyor.
Kimi zaman adı gecikme zammı, ya da gecikme farkı,
Kar hadi,
Vaade farkı,
Tefe, Tüfe, Enflasyon farkı olarak değişebiliyor.
Bana göre adı ne konulursa konulsun aradaki paraya fark ekleniyorsa bunun adı faizdir.
Ama ne diyanet ne de zaman zaman rutinin dışına çıkarak hakikatlere değinen (Cuma Hutbelerini dinlemeyi tercih ettiğim imam gibi) faiz ve faizcilere değinmedi.
Doğrusu herkesin paranın esiri olduğu günümüzde, faizin yasak olduğu bir İslam ülkesi olduğundan da haberdar değilim.
Şeriat ülkesi olduğunu iddia eden İran’a da gittim, orada da birçok merakımın yanında faizi de merak ettim ve araştırdım bizzat devlet bankaları kar haddı adı altında para alıp veriyordu.
İçinde savrulduğumuz adaletsiz ve çarpık dünya düzeninde faizsiz bir yol ve yöntem mümkün mü, doğrusu bilemiyorum.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?