YAĞMURA HASRET BİR BAHAR

YAĞMURA HASRET BİR BAHAR
26-04-2021

Şehrimizde yaşanan kuraklık, baharın renginden ve hüznünden bile bellidir.
Ne bir yağmur sesi ve kokusu  hissediliyor ne de dağlar ovalar her yıl ki kadar yeşil.
Kuş sesleri ve kelebek sürüleri de yok.
Dağ yamaçtaki bitkiler, bu sene bahar yüzünü göstermeden susuzluktan kurumaya başladı.
Ekinler tohum tutmadan kurumaya başladı.  
Hayvanlar yiyecek ve ot kıtlığı çekiyor.
Yağmurun en çok yağdığı mevsimde aylardır yağış yok.
Bahar mevsiminde, yağmura hasret kaldık.
Kış mevsiminde de kara hasret kaldık.
Kar yok, yağmur yok.
Onun yerine şiddetli rüzgâr ve fırtınalar.
Bir fırtına, bir toz, insanın içini karartıyor.
Kuraklık kapıya dayandı anlayacağınız.
Yaşadığımız basit bir bir yağış kıtlığı değil, sıradan bir  meteorolojik vaka da değildir, resmen toprakta nem kalmadı.
Kuraklığın etkileri kendini o kadar çok gösteriyor ki insan doğaya kıyamıyor.
Bu kuraklığın en büyük sebebi kuşkusuz ki iklim değişikliğidir.
İklim değişikliğinin en büyük nedeni ise doğanın dengesi ile zarar vermektir.
Doğanın dengesini ile oynamanın sonucunda iklim gittikçe ısınıyor.
Bu etki arttıkça kuraklık, susuzluk ve kıtlık baş gösterecektir.
Daha kurak günlere hazırlıklı olmak gerekir.
Bunun için en önemli tedbir, doğanın dengesini bozacak uygulamalardan vazgeçmek ve suyu tasarruflu kullanmaktır.
Gün gelecek, yağmur suyu ve atık suyu yeniden değerlendirilip kullanılacak.
İnsanlar temiz suya hasret kalacak belki de.
Tıpkı bu gün birçok Afrika ülkesinde olduğu gibi.
Bu gün nasıl ekinler, yeşillikler bir damla suya hasret ise gün gelecek, canlılar da aynı şekilde suya erişimde büyük zorluklar yaşayacaklar.
Kuraklık, ekosistemleri, tarımı ve insan toplumunu etkileyen kıyametin diğer bir adıdır.
Kıtlıktır, yokluktur, hastalıktır, yoksulluktur resmen.
Olumsuz etkileri anlatmakla bitmez.
Anlayacağınız elbirliği ile kirlettiğimiz, doğal kaynaklarını israf ettiğimiz, dengesini bozduğumuz dünyada iyi bir gelecek beklemiyor bizi.
Bu nedenle öncelikle küresel ısınma ve kuraklığın etkilerini azaltacak önlemler alınmalı.
Su kaynaklarının korunması konusunda toplumsal bilinç ve farkındalık sağlanmalı.  
Ülke, il düzeyinde kuraklık eylem planı hazırlanmalı.
Uzun ve kısa vadede tarımda sulama ve şehir içme ve kullanma suyu ile ilgili planlamalar ve stratejiler oluşturulmalıdır.
Kuraklık korkusu olmadan da bu tedbirler alınmalıdır.
Çünkü bu tedbirler şimdiden alınmazsa yarın çok geç olabilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?