YATIRIMCI NİYE GELSİN

28-04-2015

Lafa gelince herkes her şeyin en iyisini bilir en alasını yapar. İcraata gelince işin rengi öyle değil.

Daha dün işsizlik ile ilgili istatistikleri irdelemiş serzenişte bulunmuştum. İstihdam düşük, işsizlik yüksek demiştim.

Eskiden beri herkesin ağzında aynı terane yatırımcı gelmiyor. Yatırımcı niye gelsin?

Bakın bir örnek vereyim. Malumunuz sanal âlem genel kanaatin aksine gerçek âlem gibi birçok sektör barındırıyor bünyesinde. İş olanakları sağlıyor birçok insana.

Artık öyle bir dükkan kiralayıp dayayıp döşemekle olmuyor işler. Misal sanal alemde yapılabilecek bir işle ilgili fikriniz vardır.

O fikre uygun bir domain adresi alırsınız, bir tasarımcı bulursunuz, aman sakın ha buralardan bulmaya yeltenmeyin yoksa vakti zamanında yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalırsınız da adamın teki ta Edirne’den arayıp benim sitemi çalmışsınız deyip sizi mahkemeye bile verebilir. Öyle çalınan bir şey midir bu internet siteleri diye şaşırmayın.

Üretilen her şey elinizle tutamasanız dahi çalınabilir bir şeydir. Neyse devamında bir de server kiralayıp başlarsınız çalışmaya.

Etrafınızdakiler sizi pek ciddiye almayabilir. Hatta kız istemeye gidersiniz de ne iş yaptığınızı anlatamayabilirsiniz. Çünkü yaygın kanaat internetin zaman öldürmek video izlemek facebook’a girmek müzik dinlemek ya da indirmek, sevgili edinmek, haber okumak gibi bir şey olduğunu sanır.

Oysa basit bir mantıkla dahi tüm bunların kendiliğinden olmadığını bunları olduran birilerinin olduğunu düşünseniz dahi bunların bir istihdam alanı açtığını iş hacmi yarattığını bilirsiniz. Hal böyle olunca bunları olduranlardan biri de siz olabilirsiniz.

Diyelim ki yaptınız, parlak fikrinizi kiraladığınız domain adresi ve server üzerinden sağlam bir tasarımcının eliyle sanal alemdeki dükkanınızı açtınız.

En az 10 kişi çalıştırmaya başladınız. Yavaş yavaş tutundurmaya gelir etmeye başladınız. Tam işler rayında kazanmaya başladım kazandığımı çalışanlarımla paylaşmaya başladım derken, pat elektrik kesintileri başladı. Kışın ısınmak için yakılan sobaların, yazın da serinlemek için aşırı yüklenen klimaların yükü, olmadı kaçak kullanım oranları elektrik enerjisini dağıtan firmanın en birincil mazeretleridir.

Diyelim ki tedbirinizi alıp güç kaynağı, jeneratör vs ile sorunu gidermeye çalıştınız ve kendi enerjinizi kendiniz sağlamaya çalıştınız. Sorun biter mi bitmez elbette.

Bu sefer de internet bağlantınız çöker ya arızalarla kesilip durur ya da reklâmlarda bas bas bağırıp gururlandıkları 25 megabit fiber internet hızının aksine 1 megabiti bile bulmayan hızda çalışmaya çabalarsınız. Ama maalesef ki bu nitelikte bir internet ile çalışmak mümkün değildir.

Farz edelim ki bunu da mobil internet şebekelerinin sözüm ona 3g bağlantılarıyla çözmeye çalıştınız. Mümkün mü? Öyle hiç umutlanmayın. Üzgünüm maalesef bırakın 3g’sini ikisini hatta bir tekini bulan şükretsin o g’lerin.

En son hiçbir sorunu çözemeyip sorunların adını değiştirdiğinizi ve bu şekilde teselli bulduğunuzu anladığınızda işler çoktan sarpa sarmıştır artık. Kepengi indirip dükkanı kapatmaktan başka şansınız kalmaz artık.

Sonuç? 10 çalışanınızı işsizler ordusunun neferi olarak sokaklara, sokak çatışmalarına, eylemlere, yakıp yıkmaya, dağıtmaya, adam dövmeye, hırsızlık yapmaya, uyuşturucu kullanmaya, karısını doğramaya, çocuğunu boğmaya, tefecinin eline, intihara teslim etmiş olursunuz.

Sonra aynı teraneyi dillendirmeye devam edersiniz. Yatırımcı gelmiyor.

Yatırımcı niye gelsin?    

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?