YENİLENMİYOR YENİLİYORUZ AN BE AN

25-02-2016

Gerçi artık kimse kimseye gülümsemiyor.

Artık kimse kimseye dönüp bakmıyor bile.

Kimse kimseye kulak kabartmıyor ki kalbi kabarsın birbirine.

Kimsenin kimseye tahammülü bile kalmamış.

Düşmanlıklarımızdan arınalım diyecem. Düşmanlıktan ibaret kalmışız. Arınsak geriye bizden bir şey kalmayacak.

Her gün nefretimizi kinimizi besliyor, sevgilerimizi açlık grevlerine terk etmiş, kirleniyor, büyüyor, boğuyor boğuluyoruz düşmanlıklarımızda.

Sanal dünyalardan çekilin desem, bakımsız ve susuz bıraktığımız gerçek dünyalarımızın kuraklığında ne kadar yaşayabiliriz ki diye korkarım.

Gerçi artık kimse kimseye selam bile vermiyor.

Kocaman bir dünyanın aptal yalnızlıklarında özürlerimize gömülmüş yaşıyor olsak dahi dar geliyor her yer ve darlanıyoruz her an.

Her an dokunduklarımız daha cansızlaşıyor, canımızı çekip alıyor an be an içimizden, ya da içsizliklerimizden.

Gerçi artık kimse kimseye dokunmuyor bile.

Dokunmatik bir çağın kaydırılıp atılan birer uygulamasına dönmüş arkadaşlık, dostluk bile. Elimizde bir kablo, priz ararken gözlerimizde “low battery” sinyalleriyle an be an kapandı kapanacak riskleriyle ölümün sanal eşiklerindeyiz her daim. Oysa parmak uçlarımız vardı dokunduğunda kalbin çarpıntısında sevgiyi sevgiliyi mırıldanan.

Gerçi artık kimse kimseyi sevmiyor bile. Kimse sevmiyor kendini bile.

Hırslarına boğulmuş ölüp dururken her gün biraz daha. Ne beklediğimiz kapılar var artık ne de gözlediğimiz yollar. Yok artık anısı kendinden güzel tesadüflerimiz bile. Kimsenin umursamadığı yok elimizde şişti nazlı sitemkar eseflerimiz de.

Gerçi artık kimse kimseye teessüf bile etmiyor.

Gamlanmıyor, kederlenmiyor hüzünlenmiyor kimse. Şiirler yüklenip gelmiyor masamıza kimse. Masa da yok artık “Masa da masaymış ha” dediğimiz. Adam da yok ha babam koysun. Kimse kimseye şiir bile okumuyor.

Gerçi artık kimse kimseyi duymuyor bile.

Kulakları tıkalı herkesin, yürükken, koşarken, otururken ve uyurken bile. İncecik bir kablonun içinden akıp duran seslere değiştik annelerimizin babalarımızın sesini.

Gerçi artık kimse kimseye konuşmuyor bile.

Herkes herkese susuyor. Herkes herkesle boğuşuyor, boğuyor boğuluyor herkes. Ne sarıyor ne de sarılıyoruz. Eskiyor ve eskitiyoruz ne varsa eskiden kalan.

Gerçi artık yenilenmiyor, yeniliyoruz en çok da kendimize.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?