YETMEDİ Mİ?

26-07-2015

 “Mislisi ile cevap verilecek” bu söze pek yabancı olmamakla birlikte ürktüm birden.

Bu sözü söyleyen, bir ülkenin başbakanıydı ve bu sözden hemen sonra geçmişte de olduğu gibi ardı ardına baskınlar, karadan ve havadan düşman olarak beslenen unsurlara karşı acımasız bir şekilde hareketler başlar.

Öyle de oldu nitekim.

Uçaklar Kandil’i ve Suriye’nin sınır ötesini bombaladı.

Sonra da toplar ve diğer gelişmiş kara savaş araçları ile hedefler vuruldu.

PKK, DHKP-C ve IŞİD’e yönelik ülke genelinde ev ve iş yeri baskınları yapıldı yüzlerce kişi tutuklandı.

Böylece öldürülen asker ve polislerin intikamı alındı.

Anlayacağınız yine geçmiş metotlarla sorunu çözme yöntemlerine başvuruldu.

Bu hamlenin ardından üstüne üstelik başbakan “3 yıldır devam eden çözüm süreci devam edecektir” dedi.

Merkezi bombalanan PKK ise  “ateşkes bitmiştir” dedi.

Çözüm sürecin diğer muhatabı HDP’den ise ilginç bir çıkış geldi “inadına barış” dedi.

IŞİD cephesinden Türkiye’ye  “akıllı ol yoksa cevabımız büyük olur” mesajı geldi.

Kimin ne dediği bir tarafa gerçek şu ki Türkiye yi çok karmaşık ve tehlikeli bir süreç bekliyor.

Bir taraftan hükümet kurmak için çabalayan AK Parti, diğer taraftan çok cepheli bir savaşı yürütecek olması hem koalisyon hükümetini kurmayı zora sokar, hem de Türkiye yi Suriye’deki iç savaşın benzeri bir planını içine çekebilir.

Durum bu kadar kritik ve de ciddi.

Koalisyon hükümetinin kurulmadığı bir durumda yapılacak bir seçim ise daha çok savaş çığırtkanlığı yapan milliyetçi kesimlerin işine gelir.

Bütün bu hesaplar bir yana yeniden çatışmalar, baskınlar, ölümler herkese kaybettirir ve çözüm sürecini de bitirtir.

Ülkemizde adeta bir akıl tutulması yaşanıyor.

Geçmişte yaşanan büyük acılar, anlamsız bir savaşta verilen ağır bedelleri kimse hatırlamıyor adeta.

Çatışarak, savaşarak hiç kimsenin hedefine ulaşamadığını hala anlamayanlar veya anlamak istemeyenler var.

Seçim sonrası yapılan art arda hatalar yüzünden toplumda yeniden bir güvensizlik ve karamsarlık söz konusu.

Kimisi bu yaşananları seçim sonuçlarına bağlıyor.

Seçimlerde hezimete uğrayan AK Parti duygusal ve intikam alma hırsı ile hareket etmekle, seçimden kazançlı çıkan HDP ise ellerindeki gücü ve fırsatı yanlış kullanmakla suçlanıyor.

Bu nedenle erken bir seçim bu iki partiye kaybettirecektir.

En çok d HDP’ye kaybettirir.

Türkiyelileşme projesi ile yola çıkan ve ılımlı kesimlerden ciddi anlamda destek alarak %13 oranında oy alan ve 80 milletvekiline sahip olan bir partinin savaş ortamında barajı aşması mucize olur.

HDP’nin meclis dışı kalması ise çözüm sürecinde kalıcı barış için elde edilen bütün kazanımların heba olması anlamına gelir.

Bu yüzden herkesin ve her kesimin bu süreçte duygusallıktan, intikam almaktan, elindeki fırsatı heba etmekten vazgeçip barış sürecinin başarıya ulaşması için mücadele vermesi gerekir.

30 yıldır savaşanlar şiddetin her yol ve yöntemi denedi ama sonuçta ne kimse yenildi ne de bu savaşın kazananı oldu.

Bu ülkede yaşayanlar olarak hepimiz bir şekilde çatışmalı ortamdan zarar gördük.

Yetmedi mi çektiklerimiz, yaşadığımız kâbus dolusu günler?

Yetmedi diyen varsa demek ki kalbi taşlaşmış vicdanı körelmiştir.

Silahlar bir an önce susmalı, kalıcı bir çözüm için müzakereler daha ciddi ve daha seri bir şekilde devam ettirilmelidir.

 Toplumun geneli “yeter, yeter , yeter” diyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?