Bu köşede geçmişte yazılan yazının bir yerinde “aşk” sözcüğü geçtiğini gören Batman Sonsöz Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hatice Türkan ve Tasarımcısı M. Fatih Efe şaşkına dönerler.
Yazıda mutlaka bir yanlışlık vardır diye düşünürler.
Yazıyı baştan sona okumaya başlarlar, yazının akışı içerisindeki “aşk” kelimesinin doğru yerde durduğundan emin olana kadar okuma işini defalarca tekrarlarlar.
Ancak yine de şaşkınlıkları geçmez.
İlk görüşmede bana “aşk” kelimesi karşısındaki şaşkınlıklarını dile getirdiler.
Sen de “aşktan söz etmeye başlamışsan bu bir milattır” dediler.
Yaşanan tiraja komik durum karşısında epey bir gülmüştük.
Arkadaşlarım şaşkına dönmeleri noktasında haksız da sayılmazlar.
27 yıldır basın alanında çalışıyorum ancak yazı ve haberlerimde “aşk” kelimesi hemen hemen hiç yoktur.
Bölgede yaşanan büyük acıların içerisinde kederli ve cefakâr bir şekilde ömür tükettik.
Zulmün, acının olduğu coğrafyalara sevgi ve aşk pek uğramaz.
Aşkın yerini ızdırap ve gözyaşı alır.
Benim yazılarımda da artık “aşk” kelimesi geçebiliyorsa demek ki bölgedeki havada bir ılımanlık seziliyor.
Evet, barış ve çözüm süreci ile birlikte gerçekten gözle görülebilir bir iyileşme hissedilmektedir.
Tabi ki toplumsal barışın tam olarak sağlanması için daha kat edilecek çok yol var.
Seçim dolayısı ile zaman zaman müzakere sürecini yürüten taraflar arasında dilden kaynaklı bir restleşme yaşanıyor ancak barışa dair umut var.
Bu uzun yolda kararlılık ve sabır çok önemlidir.
Yolun sonunu mutlaka getirmek gerekir.
Çünkü barış, herkesin çıkarınadır.
Kim ki müzakere sürecine zarar verirse seçimlerde zararlı çıkan da o olur.
Bizim kuşaktakilerin çoğu zulümden, acılardan ne aşık olabildi ne de aşktan söz edebildi.
Bari bizden sonrakiler huzurlu, mutlu bir gelecek kursunlar, aşık olabilsinler.
Savaş yerine aşktan, sevgiden ve özgürlükten konuşsun insanlar.
Aşk uyutmayabilir ama en azından insana sevgiyi, mutluluğu öğretir.
Ben de aşkı yazdığıma göre demek ki barış yakındır.
Umutlarınızı ve inancınızı diri tutun yeter ki.
