MEHMET-ÇE, MERT-ÇE

04-02-2016

Değerli okurlar. Bendeniz Mehmet Ekmen olarak siz saygı değer okurlarımıza, Batman Sonsöz Gazetemize bilgim becerimce günlük köşe yazıyor ya da yazmaya çalışıyorum.

Gerçi halen yazmaya devam ediyorum ya…

Bizler köşe yazarları olarak kayda değer bulduğumuz konuları, çelişkileri, doğruları veya siyasi iradenin artı ve eksilerini doğru, tarafsız objektif olarak sizlere servis ediyoruz,  dikkatlerinizi bu noktalara çekmekten başka bir şey değildir yaptığımız.

Demokrasilerde halkın haber alma hakkı vardır. Yeter ki yazılanlar art niyetli olmasın. Propaganda ve kışkırtma, yönlendirme, iftira atma, baskı altında tutma anlamları içermesin. Eleştiri olmalı mı? Elbette ki olmalı.

Siyasi iktidar da eleştirilere açık olduğunu defalarca beyan edip duruyordu.

Bilerek ya da bilmeyerek eleştirilerimizde dozajı aşmış olabiliriz, aşmamış da olabiliriz.

Bu tespit ve yorum niyetlere ve bakış açısına göre değişkenlik gösterir. Hatta görecelidir demek mümkündür.

Özetle gelinen nokta şu ki artık siyasiler ve partiler özgüvenlerini yanılmıyorsam kaybettiler. Şartlandılar yazılanlara karşı tutum takınmaya ve soruşturmalara, yaptırım uygulamaya başladılar.

Bu tezimi ispat ve açıklamaya yönelik yığınlarca örnek vermek mümkün ama ben buna takılmak istemiyorum.

Gelinen nokta da bağımsız yargıya, hukuka çok iş düşüyor.

Peki, yargı ve hukuk eğer bağımsız değilse, tarafsa, birilerinin emir vesayeti altındaysa ki bu konuda kaygılarım var.

Kafamda birçok soru işareti var.

İnanıyorum ki Türkiye de gündemi takip eden bilgili ve ilgili olanlar çok iyi farkındalar tarafsızlık tarafsızlığını yitiriyor hale getiriliyor.

Demokrasi yönetimi sadece teorilerde mi kalıyor? Kalmalı mı?

Güçlüler her zaman haklı mı olmalı?

Hak kavramı gücün içinde mi saklı? Böyle mi olmalı?

Anlamakta güçlük çekiyorum.

Siyasi iktidar yazdıklarımızdan rahatsız mı oluyor? Bu soruların ve düşüncelerimin gerçek mi, kurgumu olduğunu zaman gösterecek. Sizlerde görecek fark edeceksiniz.

Anlatmak istediğim şu ki “MEHMET-ÇE/MERT-ÇE” artık AK Parti’yi eleştirmek yok, AK Parti politikalarında fikir yürütmek yok, yorum yok.

O halde ne var diye soracak olursanız magazin var ya da muhalefete yüklenmek var.

Eften püften köşe yazısı niteliği taşımayan yazılar var olacak. Öyle olması gerekiyor. Korkudan mı sıradan yazılar yazacağız? Elbette ki hayır.

Kullardan, güçlülerden kula kul olmaktan ve korumaktan âlemlerin rabbi olan Allah’a sığınırım.

Takdir etmelisiniz ki ucuz yem olmak da ucuzluk olur.

Korkak biri olsaydım bu düşünce ve sorularımı da yazmazdım ve eksen değiştirirdim.

Üstelik korkak ve fiyatı olanlar mazlumun yanında yer almazlar.

Güçlünün saflarına katılırlar.

Tanıdığım ve görüştüğüm dostluk ilkeleri içinde yılarca hukukumuzun sürdüğü onlarca kişi yalaka ve yağcı, menfaatçi, çıkarcı tavırlar sergiledikleri için şimdi parlamentoda vekillik yapıyorlar.

Allah da biliyor ya asla satılık, kiralık bir kalem olmadım, olmakta istemem.

Olsaydım Anadolu’nun ücra bir köşesinde yerel bir gazete de yazmazdım.

En büyük ispat bu. Sözün kısası demokrasi anlayışı demokrasiyle kıyaslandığında aynı demokrasi ve bağımsız yargı, hukuk siyasi iktidara göre daha başka anlamlar mı içeriyor?

Bu önemli konu ve anlayışlar,algılar çok net ve berrak bir tarzla açıklanmalı izah edilmeli. Hataları ile varsa eksiklikleri yapıcı, onarıcı bir üslup ile yine demokrasinin gereğince, korkusuzca açıklamalılar.

Çözüm tutuklama ile bileklere kelepçe takmakla hapis ve cezalarla olmamalı.

Yetki ve makamlar, iktidarlar ebedi değiller.

Zaman gelir yargı da yargılanır. Taraflılarsa yargılanmalıdırlar da.

Gerçek adalet yerini buluncaya kadar ucu kimlere dokunursa dokunsun.

Büyük bedellere mal olsa da yargı, adalet mecrasında, hak ve hukuk yolunda yoluna devam etmeli.

Bilinmeli ki denizler çalkalanmadan durulmayacak gibi.

Anlayamayanlar yoktur, kendilerini anlatamayanlar vardır.

AK Parti sadece AK Parti’lilerin mi hükümetidir. Yoksa Türkiye Cumhuriyetinin mi Hükümetidir?

Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiğine göre almış olduğu % 52 oranında seçmenin Cumhurbaşkanı mı? Yoksa Türkiye’nin Cumhurbaşkanı mı?

Bunu açıklamasında yarar var. Ne hazindir ki Cumhurbaşkanlığı unvanı tarih olmak üzere biz başkanlıktan söz edelim.

Recep Tayyip Erdoğan başkan olmak istiyor.

Başkan olmak istemekle başkan olunmuyor.

Buna Türk kamuoyu, milli irade veya parlamento karar verecek.

Tabi ki demokrasilerde yalaka olmak kolay, satılmak çok daha kolay, kiralık olmaksa oldukça ucuz. Mehmet-Çe/Mert-Çe diyorum ki er geç eden bulur görüşündeyim.

Kalın sağlık ve sevgiyle inançlı, yiğit ve kararlı yalnız ve yalnız Allah-U Teala’ya kul olarak. Siz saygın Batmanlılar ve Sonsöz okurlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?