ÖLÜM AYIRMASAYDI

30-11-2020

Ölüm sadece iki hecelik bir sözcük. 
Ya anlamı, ya insan ruhunda bıraktığı derin izlere ne demeli? 
Nasıl açıklanır o yüklü, o anlamlı acılar dinmeyen sızılar evet nasıl açıklanabilir ki? Siz bu iki hecelik.  Ölüm sözcüğünü hakkıyla ifade eden bir ölümlüye bilmem ki rastlayabildiniz mi? Ama hakkıyla…                                                                                                             
Esen eylül rüzgârlarının yerlere savurduğu sarı ve insana sınırsız hüzün veren bir ruh haliyle ablasıyla yürüyorduk ablası ağlamaklıydı ve bana sitem dolu bakışlarla bakıyordu.
İşte geldik mezarına bilmem ki seni af edecek mi? Anlamıştım goncamın solduğunu ve mezarının başucunda durdum. Ağlamakla delirme arasındaki o çok ince çizgiye. Yani sınırdaydım adeta….
 ’’Borderline ‘’
  Sonra alıp beni isimsiz tarihsiz
  Bir mezar başına götürdüler
  İşte o burada yatıyor dediler.
  O dedikleri canım dı kanımdı
  Adeta can damarımıdı ve hayatımdı
  Ölen o mu? Ben miyim?
  Kime anlatabilirim ki ?
Zaman çok hızlı akmıştı. İster istemez gizli gizli Dicle nehrinin kıyısında buluştuğumuz anılar adeta canlı canlı gözlerimin önünde canlandı. O kadife sesiyle bana hitaben
- O kadife ve içimi ısıtan sesiyle biliyorum şimdi sen İstanbul’a gideceksin sonra da o boyalı allı pullu kızları görünce unutacaksın beni belki de hiç gelmeyeceksin geri belki de onlardan biriyle evleneceksin.
- Ne diyorsun kız sen Allah’ıma dinime üniversite biter bitmez hemen geleceğim sana. Sen benim parlayan yıldızım ve beyaz goncamsın…
Sonra inandı mı? İnanmadımı? Bilmiyorum ama gözleri yağmurlanmıştı. El ele yürüdük her zaman ki o yaşlı çınar ağacımızın altına oturduk öylece başını omuzuma koymuştu ve ‘’ Yanık yanık bir sesle köprüden geçti gelin diye bir türküyü mırıldanmaya başladı.
Bazı duygular var ki his edilir ama anlatılamaz yazılamaz hatta aktarılamaz. Kelimeler çok basit ve güçsüz kalırlar o hisleri, o duyguları açıklamaya işte öylesine bir ruh halindeydim.
Aşk, başlangıç evresi heyecan ve tutku ve uykusuz gecelerle kuşatılmış esir eder aşığı. Ruh haline ses tonuna hatta iştahını bile etkileyen çok gizemlerle ve tarifi asla mümkün olmayan ancak mutluluk-mutsuzluk’larla iç içe dolu bir karmaşıklar yumağı.
İstanbul’a geleli bir kaç hafta olmuştu. Giysilerimin değiştiğini hatta diksiyonumun farklılaştığını sanırım ben de fark etmeye başladım.Yaz tatillerinde mutlaka kentime, köklerime doğduğum yöreme ve arkadaşlarıma dönmeyi ne çok istiyor ve bekliyordum yaz’ı. Dersler çok zor ve sabahladığımız geceler oluyordu özelliklede yüksek matematik dersi adeta çıldırtıyordu beni…
Arada beyaz goncamı, parlayan yıldızımı hatırlasam özlesem de derslere odaklanmıştım. Bir çalışkalar gurubu oluvermiştik üniversitede zaman zaman ona mektup ve şiirler yazıyordum ne gariptir ki o mektupları postaya atmayı unutuyordum.
Kalbime girdin
Ruhuma girdin
Kanıma girdin
Rüyalarıma girdin
Uğruna ölüyorum
Mezarıma da girsene…
Onun duygularıyla empati kurarak şiir veya kısa kısa şiir’e benzer edebi anlamlar içeren yazılar yazıyordum günlüğüme. Oysa okumasını ve onu ne çok sevdiğimi bilmesini çok isterdim. Çok isterdim hep isterdim. Bencilliğim yazık ki el vermedi okumasına ve bilmesine.
Uzun yıllar sonra. Hatıralar, anılar o katıksız ve çıkarsız sevgiler, aşklar nasıl da kuşatıyor o ağlamaklı ve azap içindeki ruhları hatta benim de ruhumu. Ama ne yaşanması ne de planlaması ve acı sonuçları elimizde değil ki… Belki elimizdeymiş gibi görünüyor ancak değil maalesef değil.
Yıllar geçmiş meğerse. Saniyeler misali ve ben dönmedim dönemedim parlayan yıldızıma, beyaz goncama halen gerçek nedenlerini bilmediğim bilemediğim içsel ve dışsal çatışmalardan ötürü. Argo bir deyimle iş, aş elde edebilme uğruna diplomalı ve meslek sahibi olarak bana eş olacak o güzel kıza söz verdiğim halde dönmedim peki neden? Engel neydi? Bu okuma hırsı akademik kariyer hastalığı ondan da mı değerliydi? Bu sorulara cevap vermekte çok zorlanıyorum.
Eğer ablası yanımda olmasaydı belimdeki silahımla kendimi de onun yanına yollar mıydım? Halen bu sorum da bende cevapsız kalıyor.
Değerli okur arada dram ve şiir’li öyküler yazdığımı hatırladım. Tekrar denedim. Başarıp başarmadığım sizlerin takdirinize değerli Batman Sonsöz okurlarımız. Sevgiyle kalın mutlu kalın. Her mevsim sizlere bitimsiz çok renkli bir bahar olsun Siz Batmanlılar…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?