MÜSLÜMANLIK HİZMETİ ALIM İHALESİ!

ŞEHMUS TEMİZ

5 yıl önce

 “Bu ülkeye kominizim gelecekse, onu da biz getiririz” telkinleriyle büyüyen komünistler, şimdilerde “bu ülkeye Müslümanlık gelecekse onu da biz getiririz” deme kıvamına gelmişler. Tabi bunu çok genele yaymamak gerek. Seçim ağzı operasyonları kapsamında… Karşı mahalleden oy çalma gayretiyle! İyi de sen karşı mahalleden oy almak için onlar gibi olmak zorunda değilsin ki!  Madem bir davan var ve bunun doğruluğuna sonuna kadar inanıyorsun, karşı tarafın da değerlerini incitmeden otur anlat, ikna et, kendi tarafına çek. Niye onların kılığına girip, onlar gibi konuşup, onların yaptıklarını yapıyorsun ki? Davana mı güvenmiyorsun? Adam mı kandırıyorsun? Münafıklık mı yapıyorsun? Adam olan, inandığı davadan sapmaz, oturup anlatır.  Davet eder, irşat eder, ikna eder… Çarşaf yakanların çarşafa rozet takması, Kur’ana hakaret edenlerin Kur’an okuması, din afyondur diyenlerin, camiye gidip namaz kılması çelişki değil midir? Haa diyorsanız ki “biz komünizmden vazgeçtik, artık iyi birer Müslüman olacağız”, eyvallah. Ama hem iyi Müslüman hem iyi komünist olmaz. Bunu İslam da kabul etmez, Komünizm de! İstiyorsanız konuyu İslam âlimlerine ve Karl Marx’a soralım.  Göreceksiniz ki her ikisi de bu işlenen fiilleri kabul etmeyecek, her ikisi de “net olun, adam olun, renginiz belli olsun” diyecektir. Marx, dini ve dinsel bilinci gereksiz, (Aufhebung) ve ondan sonrakiler ise tehlikeli görür. İslamiyet ise kendinin dışındaki tüm sistemleri küfür olarak görür. Bu ikisini bağdaştırma çabaları kendini ve halkı kandırmaktan başka bir şey değildir. Müslüman’ın, muhafazakâr veya dindar diye geçinip, aynı şekilde karşı mahallenin yaşam tarzına, alışkanlıklarına, inançlarına ram olması çok büyük bir çelişkidir. Müslüman’ım deyip, alkol reklâmı yapmak, tesettüre gereksiz demek, putçuluğu yumuşatmaya ve normalleştirmeye çalışmak da İslam ve Müslümanlıkla çelişir. “Ben Müslüman’ım ama alkol kullananlar bana oy versin” diye rakı masasına oturayım, “Müslüman’ım ama tesettür işi biraz…. “ demek çok büyük çelişkidir ve Müslümanlıkla alakası yoktur.  İslamiyet’te sınırlar bellidir.  Kimse oy avcılığı için bu sınırlar ile oynayamaz. Şayet İslam’ın nizamına, hukukuna, yaşam tarzına ve sınırlarına güvenmiyorsan, Müslüman’ım diye çıkıp milleti kendine çekme.  Sıradan vatandaş olarak çık ki kimse senin şahsında İslam’ı ve Müslümanları karalamasın. İslamiyet tektir. Sınırları nettir.  Ona inananlar, ona tabi olanlar, ona göre yaşamak zorundadır.  O kimlikle ön plana çıkanlar, bu isme ve sınırlara sahip çıkmak zorundadır.  Pazarlamak, hele bir de dini pazarlamak İslami de değildir, ahlaki de! Müslüman komüniste, komünist Müslüman’a müsamahakâr davranır, konuşur, dertleşir, tartışır, birbirini olduğu gibi kabullenir. Ama ne İslamiyet Komünizmi ne de kominiz İslamiyet’i kabul etmez. Her ikisi de “en iyi benim” der.  Buna inanmayanlar maalesef arada kalmış yarım yamalak adamlardır.  Daha kendilerini bile yönetemeyen zevatlardır.  Kendini yönetemeyenler, bir zahmet başkasını yönetmeye çalışmasın. Neye inandıklarına karar verip, ona göre yaşasınlar.  Birine inanıp, diğerine göre yaşamak, muğlâk kafaların torlak atraksiyonlarıdır! Herkesin kendisi olduğu, yüzdeki tüm maskelerin çıkarıldığı, şahısların ve ideolojilerin net olarak anlatıldığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI