BİR ORDU MASALI

Hatice Türkan

5 yıl önce

Yeşil ve Mavi ile

Kıyafet kombin yapacak olsanız,

Epey saçma ve şapşal durursunuz.

Mavi eteğin üzerine yeşil bir gömlek mesela.

Yok.

Olmadı.

Hiç uymadı.

Ama Ordu’da öyle değil…

Yeşil ve Mavi’nin kol kola gezdiği bir kent burası.

Gayet de uyumlu.

Şehrin dört bir yanını saran koca ömürlük ağaçlar,

Kucağını Karadeniz’in mavi sularına açmış.

Renkler, burada adeta dans halinde…

...

Geçen hafta oradaydım.

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun

3 ayda bir gerçekleştirdiği rutin toplantılardan birinde...

Genel Başkanımız Nuri Kolaylı,

Onursal Başkan Nazmi Bilgin,

Genel Başkan Yardımcısı Sefa Özdemir,

Basın İlan Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan,

Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı,

Doğu Anadolu, Güneydoğu,

Marmara, Ege,

Karadeniz, Akdeniz,

İç Anadolu Federasyonları,

Erzurum, Şırnak, Elazığ, Bursa, Ankara, Adana,

81 ilden gazeteciler...

Cümbür cemaat...

Dedim “maşallah”

“Türkiye’yi geçti,

Dünyanın en büyük basın çatı örgütü oldu artık TGK…”

Dile kolay, 20 Bin üye

Toplantılar yapılıyor uzun süreli.

Basının sorunları, bir kez daha, bir kez daha yatırılıyor masaya.

Yerel medyanın can çekiştiğinden,

Ekonomik anlamdı zorlandığından bahsediliyor.

Devlet desteklerinin yetersiz olduğundan sitemler peş peşe…

Basın İlan Kurumu’ndan gelen ilanlar azalıyor,

Yerel medyanın finansman kaynakları günden güne düşüyor,

“İhale ilanlarının yerini doğrudan temin’ler alıyor,

Gazetelere darbe vuruluyor” deniyor.

Böyle devam etmesi halinde

Sektörün “sürdürülebilirlik” sorununa dikkat çekiliyor.

İnternet gazeteciliği,

Yeni nesil gazetecilik de boylu boyuna konuşuluyor.

...

Toplantılardan sonra hurra,

Teleferikle iniyoruz şehrin sokaklarına,

Geziyoruz sık sık.

Maksat biraz da teleferikle şehri kuşbaşı izleyip, bol selfie çekmek tabi.

Ohhhh bol oksijen.

Mis gibi…

Sokaklar pırıl pırıl.

Parklar, ilgimi çekiyor.

Ağaçlar, fil ve deve şekline getirilmiş.

Bir de dereleri…

Hani şarkıda söylendiği gibi, Ordu’nun Dereleri…

Bizim İluh’tan hem çok farklı hem de tıpatıp aynısı…

Onlar bu işi gayet iyi başarmış.

Bizim İluh gibi boylu boyunca uzanmış dereler…

İçinde tertemiz su,

Sağ-Sol bantlarında yürüyüş yolları,

Sanırsın deniz kenarında kordon turu yapıyorsun.

Bu konuda da bir tebrik hak etti.

Pancar namı diğer karalâhana çorbasını içiyoruz sabah, akşam.

Epey lezzetli.

Isırgan çorbası deniyorum, mayhoş bir tat ama çok faydalı.

Ünye İlçesi’nde yemyeşil bir kent ormanı.

Kilometrelerce yükseklikte.

Aşağısı koca bir ilçe.

Hamsiler pişiriliyor ızgarada.

Yanında helva…

Gez gez bitmeyen bir kent.

Kahvehanelerinde oturup çay içiyoruz, enfes.

Esnaf hoşgörülü,

Vatandaş bayağı misafirperver.

Bizim buralardaki sıcakkanlılığın aynısı…

Eeee haliyle sohbet de enfes’leşiyor, çay gibi…

Fındık ve çay alıyoruz mağazalarından.

Şu otantik fular ve bandanaları affetmiyorum, gördü mü alıyorum renk renk.

E tabi bir de dolap magneti.

Magnet önemli.

O da fındıklardan yapılmış.

Yürüdüğüm her sokak,

Gözümün değdiği her şey,

Bana Ordu’da olduğumu hatırlatıyor.

Buram buram Ordu kokuyor her yer…

Bu doğa harikası kent,

Erdoğan Erişen ve Ailesinin sıcak ev sahipliği,

Ordu Büyükşehir Belediyesinin gösterdiği ilgi,

Ayrılık zor oluyor.

Kalbimizin bir yarısını bırakıyoruz bu kentte,

Yeniden görüşmek üzere…

YAZARIN DİĞER YAZILARI